11.BÖLÜM|HEYECANSIZ BÖLÜM

42 4 0
                                    

Pusat'ın arabayı müstakil evimizin garajına park etmesini beklerken, giriş kapısını açmakla uğraşıyordum. 

 Kapadokyadaki gerilimimizin ardından babamı arayıp İstanbul'un merkeze yakın ancak hem doğayla iç içe hem de insanlardan apartman koşullarına göre daha uzak olan bir yerleşim yerinde benim üzerime bir ev almasını ve olabildiğince kısa sürede bu evi kullanılabilir hale getirmesini söylemiştim. Söylediklerimi sorgusuz sualsiz yapacağını tahmin ettiğimden ve kırgınlığımı atmanın başka bir yolunu bulamadığımdan bu süreci ona hayli zehir etmiştim. Bazen Pusat bazen ben bir şeyleri beğenmemiş ve değiştirip durarak babamı çıldırtmıştık. Hatta öyle ki bazen Pusat benim beğendiklerimi beğenmeyip beni de çıldırtmıştı. 

Sevgili babacığım, yaşamak için beni kendine kalkan olarak seçtiyse o zaman konforumdan da güvenliğimden de sorumlu olmak zorundaydı. 

Başta neden kendi evlerimden birinde kalmadığımı sorduğunda haklıydı da, aslında  başta öyle olacaktı  ancak Pusat  iki evimi de biliyordu ve güvenliklerini beğenmediğini söylemesi üzerine ve birazda şımarıklığım tuttuğundan yeni bir ev satın aldırmıştık. Pusat'tan öğrendiğime göre babam iki yıl öncesinden kat kat daha zengindi. E madem zengindi ben de tepe tepe kullanırdım. Açıkçası zaten çok sıkı olmayan aile bağlarımız son kırgınlığımla neredeyse kopmuştu. Ne hissettiklerini önemsemeyi bırakmıştım çünkü onlarda beni önemsemiyordu. Zaten bu aralar bir insanı o kadar çok önemsiyordum ki diğerleri önemsiz kalıyordu...

Pusat'ın da yanımda yer almasıyla evin kapısını ittirdim ve açtım. Girer girmez minik bir ıslığın dudaklarımdan kaçmasına engel olamamıştım. Gerçekten çok iyi iş çıkarmışlardı. 

Havalı havalı Pusat'a dönüp,'' Beklentimin çok üzerinde... Allahım harika mıyım neyim?  Uzaktan da olsa ne güzel şeyler seçmişim böyle, dimi Pusat?'' Pusat'ın ciddi ifadesinin dağılıp bana gülmesi bir oldu. 

''Egonu içinde tut biraz, güzellik.'' Zor olacaktı. 

Pusat önden adımlarken ben anahtarı vestiyerdeki dekoratif tabağın içine koydum ve arkasından ilerledim. Kapıdan girer girmez  bizi minik bir holün ardından açık konsept bir salon karşılıyordu. Salona girmek için bir basamak merdiven iniyorduk. Alt kat iki adet odanın dışında komple salondu, bir duvarı camdandı ve yan bahçeye bakıyordu. Tam sol kısımda minik bir  misafir odası ve misafir banyosu vardı. Odalar basamağın üst kısmında kalıyorlardı ve alt kısmında, salona bar kısmı bakan bir mutfak bulunuyordu. Amerikan mutfağı pek sevmezdim ama buna çokta takılacak değildim. Tam ortada özenle seçtiğim ve rahatlığından yüzde yüz olarak sipariş ettiğim krem renk koltuklar ve koltukların karşısındaysa dev ekran bir televizyon bulunuyordu. 

En sevdiğim şeyse salondan bağımsız gibi duran şömineli alandı. Yine konforundan yüzde yüz emin olduğum bir berjeri şöminenin önüne koydurmuş altına da yumuşak bir kilim seçmiştim. hemen yanına yumuşak ve kocaman bir yer yastığı koydurmuş hoş bir alan yaratmıştım. 

''Sözümü geri alıyorum burası gerçekten harika olmuş.'' Pusat'ın etkilenmiş sesiyle göğsüm kabarmadı değil. ''Gel üst katta sana bir sürprizim var.'' Beni gururlu halden meraklı hale sadece bir saniyede getirmişti. Üst katta sadece yatak odaları olacağından normal bir şekilde döşenmelerini istemiştim. Pusat hangi ara, ne yaptırmıştı? Peşinden merdivenlere ilerledim ve üst kata çıktım. Merdivenlerin bitiminin tam karşısındaki odaya ilerlemesiyle onu takip ettim. 

''Kapa gözlerini'' Sert sesindeki minik heyecan beni de heyecanlandırdı. Dediğini anında yaptım. Kapıyı açtı beni tutarak odanın ortasına getirdi ve,'' Açabilirsin.'' dedi. 

Yavaş yavaş araladığım gözlerim hızlıca kocaman oldular. Burası harikaydı. Arka bahçeye ve hemen ardındaki ormana  bakan odanın duvarları camdandı, içi müzik ve resim malzemeleriyle doluydu. Kendi etrafımda 360 derece dönerek kocaman olan hobi odasını inceledim. Tekrar ediyorum burası harikaydı. Odaya girdiğinizde tam karşıda bir piyano vardı adımlarım yavaş yavaş piyanoya ulaştı. O kadar özlemiştim ki...Pusat'a döndüğümde bana minik bir tebessümle bakıyordu. 

PUSATWhere stories live. Discover now