12.BÖLÜM| KRİZ VE YENİLER

41 3 0
                                    


Anka

Pusat'la izlediğimiz film bittikten sonra ikimizde odalarımıza çekilmiştik. 

Şuan odanın içinde üzerimde sabahlığımla ağır adımlarla dolanıyordum. Oradan çıktıktan sonra hiç tek başına uyumak zorunda kalmamıştım. İlk hafta annem hep yanımdaydı. Sonrada Pusat uyuyana kadar hep başımdaydı. İlk defa yalnızdım. Belki yorulurum umuduyla odanın içinde adımlarımı atmaya devam ettim, yorulursam ve çok uykum gelirse düşünmek zorunda kalmadan yatabilirdim. 

Adımlarım sıklaştı. Nefeslerim gibi. 

Gözlerimin önüne bembeyaz olan o oda geldi. Oradaki ilk günlerimdeki gibi odanın içinde adımlıyordum. Durmadan.. Düşünmemek için. Düşünme Anka. Bedenimin yavaş yavaş titremeye başladığını hissettim. İyisin Anka. problem yok. Sonra aklıma unuttuğum bir ayrıntı geldi. Adımlarım hızlandı. Masmavi. Hayır. Hayır. Buz mavisi. Adımlarım daha da hızlandı. Katilsin. Değilim. Orada değildim ama sanki orada gibiydim. Fahişe. Değilim. Bunlar ne demekti? Nefesim bana yetmemeye başladığında ve ben artık koşar adım yürümeye başladığımda, kapı hızla açıldı.

 Korkulu bakışlarım eşliğinde iki adım geriledim. Gözlerim kapıdaki Pusat'ı bulduğunda derin bir nefes verdim. Bana bakarken gözlerinde dehşet vardı. O kadar mı kötü görünüyordum? Neden hala bana sarılmıyordu? Yoksa o da mı? O da mı bu işin içindeydi? Bir adım daha  geri gittiğimi hissettim. Bedenimi ben yönetmiyor gibiydim.

Pusat bunu gördüğünde hızlıca yanıma geldi ve beni kolları arasına aldı. Kolları beni sımsıkı sardı. Dev gibi cüssesinin yanında kendimi minicik hissediyordum. 

''Pusat?!'' sesim ağlarcasına çığlık atar gibi çıkmıştı. Bu ben miydim? Bu kendi sesinden korkan kız ben miydim?

''Anka'm. Şşt. Geçti güzelim. Geçti.'' Kendimden ve düşündüklerimden utandım. 

''Pusat ben bir şeyler hatırlıyorum.'' Az önceki sesimin aksine bu sefer sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Pusat başını biraz uzaklaştırıp yüzüme baktı. Yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına attı ve anlayışlı gözlerle bana baktı.

''Söyle güzelim ne hatırladın?'' Ellerim o kadar çok titriyordu ki. Kollarına çok zor tutundum. Gözlerimdeki yaşlar onu bulanık görmeme yol açıyordu. Ne zaman ağlamaya başlamıştım ki?

''Ma-masmavi, buz mavisi gözler. Bana o kadar çirkin şeyler söylüyordu ki  katil olduğumu söylüyordu ve bir fahişe olduğumu. Ben katil değilim. B-ben fahişe değilim ki... Ben kimseye hiçbir şey yapmadım.'' gözyaşlarımı silerken yüzüme düşünür gibi baktı. ''Gözlerini hatırlıyorum neden bilmiyorum sadece gözlerini hatırlıyorum. Yüzü aklıma gelmiyor. Özür dilerim Pusat yüzünü unuttum. ''  hala yüzüme düşünür gibi bakıyordu. Sonunda konuştuğunda,

''Anka, Güzelim. '' başımı tekrar omzuna yasladım. ''Benden özür dileme. Hem  söz veriyorum artık seni yalnız bırakmayacağım. Sen şimdi bunları düşünme. Tamam mı?'' Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Söylediklerine anlam veremiyordum. 

''Sende mi benim katil olduğumu düşünüyorsun? Sen polissin ya benden mi şüpheleniyorsun?'' Kaşları çatılır gibi oldu ancak hemen kendini düzeltti. Dudaklarımın aşağıya doğru büküldüğünü hissettim. Gözlerime anlayışla bakmayı sürdürdü.

''Anka'm güzelim, buna en ufak bir ihtimal bile vermiyorum. Sadece iyi görünmüyorsun ben seni hiç bu kadar kendini kaybetmişken görmedim.'' Söyledikleri beni tatmin etmiyordu. Yoksa katil olduğum için beni hapse mi atacaktı? İyi de ben katil değildim ki. Ben karıncayı bile incitmezdim. Belki uslu durursam bana kızmazsa beni hapse atmazdı. Düşüncelerim beni o kadar yoruyordu ki...Uykum gelmişti. Uyursam ve uyanırsam her şey netleşirdi. Şuan saçmalıyordum başka bir açıklaması olamaz...Tırnaklarımla tişörtünü sıkı sıkı tuttuğum Pusat'ın anlayışlı sesini duyana kadar bu düşünceler beynimde dolandı durdu. 

PUSATWhere stories live. Discover now