15.BÖLÜM| SEVGİLİLER

39 4 0
                                    

Keyifli okumalar :*

.............................................

''Sevgilimsin Anka. Benim sevgilim.'' Sevgilim.

Yüzümdeki şapşal diyebileceğimiz gülümsemeyle ona bakarken içimden Allaha dua ettim. Belki şuan yaşadığımız kadar basit, sade bir anı bir daha yaşayamayacaktık. Dertler bizi yiyecek. Biz birbirimizi yiyecektik. Belki çok kötü kavgalar edecek.. kırılacaktık. Günün sonunda beni kırgın yatırmayacağını bilmek bile yetiyordu. O beni gülümsetecek, değerli hissettirecek bir şeyleri hep yapardı. Her ne olursa olsun bu adamın, hayatımın ileri safhalarında tam şuan olduğu pozisyonda yani kollarımın arasında olmasını istiyordum.

Şu hayatta birilerini bir iyiliğim dokunduysa, bir sevabım varsa karşılığını Pusat olarak istiyordum. O hep benimle, burada kollarımın arasında kalsın istiyordum.

Pusat'ın gözlerinde bir beklenti vardı o beklentiyi seve seve karşıladım.

''Sevgilimsin Pusat. Benim sevgilim.'' 

 Kanka yardır  Ardıç konusunu. ''Gitti mi o kız?''

Pusat'ın yüzündeki tatlı gülümseme Ardıç konusunu tekrar açmamla düştü.

Burnundan sitemli bir nefes verdi. Ay götüm. ''Gitti Anka gitti. Ya ne fena bir şey çıktın kız sen?! Papağan gibi bık bık aynı soru. İki aşka getirtmiyorsun insanı.''

Hıh.

''Tek seferde cevap verseydin sen de o zaman.'' Haklıyım.

''Tövbe ettirdin zaten kadın. Bir daha seninle uğraşmayacağım. Tövbe.'' Yüzündeki hoşnutsuz ifade beni gülümsetti. Bana sitem etsede  hala aynı pozisyonda bir nefes uzağımda duruyordu. Şanslı kızsın vesselam.

Ensesindeki saçları sevmeye başladığımda çatılan kaşları düzelir gibi oldu. Pusat huysuzken beş yaşındaki bir çocuk gibiydi. İnadı inat. Dediği dedik. Isıra ısıra sevesim geldi ayol. Isır kanka. Isırayım. Uzanıp çenesine bir ısırık kondurdum. Sonra ısırdığım yeri öptüm. Pusat'a bu şekilde davranmayı bedenim ve ruhum yabancılamamıştı. Sanki biz zaten böyle olmalıydık. Ben kayıp bir parçası olan yapbozdum, Pusatsa anlam ifade etmemi sağlayan kayıp parçamdı. 

Başımı geri çekip yüzüne baktım. Minik bir tebessüm dudağının kenarında duruyordu. Yerim. Kanka yedin zaten. 

Pusat stabil sesiyle, ''Dağ gibi adamı ne hallere sokuyorsun ya?'' Küçük bir duraksamanın ardından, ''Yarın dışarı çıkalım ister misin? Biraz sahil havası alırız. Sana bir telefon da alırız.'' Pusat bana dışarı çıkmayı teklif ediyordu. Bu an tarihi bir andı arkadaşlar.

''Olur da... Sen dışarı çıkalım demezdin.'' Sesim soru sorar gibi çıktığı için cevapladı.

''Her zaman evde duramazsın ya. Ben varım, ekip var. Seni evle kısıtlıyor gibi olmak istemiyorum. Beni artık hiçbir kuvvet yanından ayıramaz zaten e ben varsam da senin korkup eve kapanmana gerek yok. Ben seni her zaman koruyacağım.'' Son cümlesini yemin eder gibi söylemişti. Pusat konuştukça karnımın içinde kırkayak geziyor gibi hissediyorum. Böyle kıpır kıpır bir şeyler oluyordu.

''Anka anlıyorum bana çok aşıksın da dakikalardır melül melül bakıyorsun birtanem. Hadi bana cevap ver. '' cümlesini algıladığımda gözlerimin hızla büyüdüğünü hissettim. Yüzünde pis bir sırıtışla beni izliyordu.

Peh.

Bu konuyu rafa kaldırıp, ''Okula gidip diplomamı da alır mıyız?'' Diplomamı istiyordum. Onu alana kadar canım çıkmıştı.

PUSATWhere stories live. Discover now