4.BÖLÜM|BENLİK

106 4 0
                                    

Keyifli okumalar <3

........................................................................

...Koştum, ciğerlerim patlayana kadar. Nefeslerimin her biri boğazıma takılıp ,akciğerlerime ulaşamayacağı raddeye gelene kadar. Belimden biri yakaladı. Onlardı. Beni kendine çekip sarmaladı. Nefesinin sesini kulağımın arkasında hissettim. Yakalandım. 

Çığlık atarak uyandım. Yine. 

Aynı saniyeler içerisinde kendimi güçlü kollar arasında buldum. Tok sesiyle, ''Şşşt. Sakin ol, geçti. Anka buradasın sakin ol.'' nefesimi kontrol altına almaya çalışıyordum. Kollarının arasında olduğum adam ne ara yanıma gelmişti yada gitmiş miydi? 

''S-su.'' hızlıca komodinin üzerinde ki sürahiden su doldurdu ve bana destek olarak içirdi. Gözlerinde şefkat duygusunu  okusamda çenesi her zamanki gibi kaskatıydı. 

''Aynı kabus mu?'' sesi her  zamanki gibiydi. Sert. Neden karşısında ki insana şefkat gösterirken bile değişmiyordu sesinin tonu.  

''Evet. '' dedim sesimi bulabildiğimde.

İlgili bir sesle, ''Psikoloğunla ekstradan seans  istemediğine emin misin? Bak seni bulmamın üzerinden neredeyse üç hafta geçti kabuslarının sıklığı artmış gibi görünüyor. '' 

''Hayır, istemiyorum.'' ona sırtımı dönüp tekrar yattım. ''Buradan ayrılmazsan sevinirim. En azından ben uyuyana kadar.'' 

Derin bir nefes verip; ''Merak etme buradayım.'' dedi. Çocuk bakıcılığı yapmak hoşuna gitmiyordu eminim ki. 

Hastanede uyandığım gün yapılan taramada herhangi bir sağlık problemim olmadığı anlaşılınca ertesi gün eve gelmiştim. Her şey bıraktığım gibiydi ancak daha renksiz. Evimiz bile eskimiş gibi görünüyordu. Rulet köşkü rengini kaybetmişti.  Tabi bu benim için böyleydi. Ben öyle görmek istediğim için. Köşk her zamanki gibi bakımlıydı ve eşyalara zenginlik katıldığı bariz belli oluyordu. Zengin bir iç mimarın eli değmişti belli ki. Benim çocuğum kayıp olsaydı ve onu bulamıyor olsaydım evimde dekorasyon değişikliğine gider miydim? 

Psikolojimin bozulduğunu, hasta olduğumu  düşünüyorlardı. Ben sadece gördüğüm bazı şeylere kırgınım. Her neyse...

İlk hafta duygusal ve bol ağlamalı geçti. Annem bir an olsun başımdan ayrılmadı. Saçlarımı okşayamadığı yılların acısına çıkarırcasına bol bol öptü ve okşadı. Babam da ha keza öyle ama annem kadar yoğun değil. Abim Anıl hastaneden çıktığım gün hemen dibimde bitti tüm gece bana sarıldı. Birlikte uyuduk. Sımsıkı sardık birbirimizi. Ben kaçırılmadan önce hep yaptığımız gibi. Öyle özlemiştim ki onu, hepsini.  Gözüme çok çökmüş görünmüşlerdi, kendimi ister istemez suçlu hissetmiştim. Yanılmıştım. Gayet iyilerdi. 

 İkinci hafta başladığında, her şey yavaş yavaş rayına oturtulmaya başlandı. Üzerime herkes titriyordu ama yine de hepsi eski (!) yaşantımıza bir şekilde dönmemiz gerektiğinin farkındaydı. Köşkte her şey normale döndü. Annem eski dominant kadın oldu. Babam eski işkolik baba. İki yıl önce kaçırılıp o günden itibaren geçen sürede bir odaya kapatılmamı bir haftada atlatabileceğimi düşündüler muhtemelen.  

Üçüncü hafta, iki hafta boyunca silik bir şekilde arkada duran tek insan kaldı yanımda. Pusat. Herkes bana her şeyin normal olduğunu kanıtlamak için rol keserken tek rol yapmayan oydu. Oğuz bile farklı davranıyordu. İyi bir farklılık ama farklı. 

Üç hafta boyunca beni yalnız bırakmayan bir diğer şeyde bu kabuslardı. Hepsi birbirinin benzeri bu kabuslar. 

Derin bir nefes verdim. 

PUSATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin