13. BÖLÜM| SERT OLMAK

66 3 0
                                    

Keyifli okumalar <3

............................................

''Daha hızlı ol!''

''Daha ne kadar hızlı olabilirim..'' Nefes nefese kalmış sesimle devam ettim, ''Bir aşağı bir yukarı yoruldum.'' N'oluyo lan?!

Sabırsız sesiyle, ''Hadi Anka daha hızlı!'' dedi.

Sonunda tutunduğum barfiks çekme demirini bırakıp Pusat'a kızgınca baktım. ''Bana bak zorlama beni... Yavaş yavaş tempo kazanacağım...''

Pusat bana umutsuz vakaymışım gibi bakıp homurdanmaya başladı, '' Şu kollara bak kürdan gibi. Bu kollarla nasıl silah tutabilir ki. Bir de gelmiş artist artist bana silah kullanmayı öğret diyor. Silah tutmayı çözdük diyelim ilk tepmede amele sümüğü gibi yere yapışır...''

Ağzının içinde homurdansa da hepsini net bir şekilde duyuyordum. Are u kidding bizimle Pusat?

Şuan ne mi oluyordu?

Arda ve Soner'in şebeklikleri sayesinde geçirdiğimiz keyifli kahvaltıdan sonra , Pusat'a bana 'bir ara silah kullanmayı öğret' demiştim. Demez olaydım. Pusat bunu kendine görev bilip anında beni ayağa kaldırmıştı. Sonrasında kollarıma şuanda da baktığı gibi umutsuz vakaymışım gibi bakıp, ''Kolların kürdan gibi öne onları güçlendirelim. Silahı tutabileceğinden bile şüpheliyim.'' demişti. Ona birazcık hak vermiş ve üzerimize spor kıyafetlerimizi giyip, evin garajında bulunan spor malzemelerinide alarak bahçeye çıkmıştık. İki yıldır spor yapmadığımdan 10 dakikada yorulmuştum. Pusat tabi ki bu durumdan hiç hoşlanmadığından, beni zorladıkça zorluyordu. Üstelik o kadar çok konuşuyordu ki sinirim bozulmuştu. Sana benzedi iyice demiştim.

Bunu ona da söyledim,'' Sen iyice bana benzedin Pusat! Car car bir susmadın tepemde ya. Yapmıyorum spor falan.'' evin salonuna açılan cam bölmeye yöneldiğimde Pusat belimden yakalayarak kucağına aldı ve kum torbasının önüne gelince indirdi. Derin bir nefes aldım. Başka çarem yoktu. Son kozumu kullanmak zorundaydım. Herkes bunu yerdi. Buna kimse karşı koyamazdı. Gözlerimi hafifçe doldurup kedi gibi olan bakışlarımla Pusat'a baktım.

''Pusat.'' A'yı uzatabildiğim kadar uzatmıştım. ''Ama çok yoruldum. Yarın devam etsek..'' sesim rolüm gereği mırıldama gibi çıkmıştı.

Pusat yemedi.

Parmağıyla burnuma fiske attığında rolümden çıktım ve burnumu ovaladım. ''Yemezler o kedi bakışları.'' ben ona her an saldıracakmış gibi bakarken gülümsedi. ''Ne oldu şimdi de kaplan mı kesildin başıma. Hadi güzelim hadi, birazcık yumrukta çalışalım bırakacağım seni söz veriyorum.'' Oflayarak önümdeki kum torbasına hızlıca vurdum ancak saniyesinde bileğimin acımasıyla iki büklüm oldum. Ağzımdan istemsizce acı dolu bir çığlık çıktı.

Pusat bana doğru eğilerek, ''Anka! Allah aşkına o nasıl bir yumruk?! Öyle yumruk mu atılır?! Böyle acır canın işte... Niye dikkat etmiyorsun hiç güzelliğim ya.. birde seni senden mi koruyacağım?! Hiç dikkat etmiyorsun kendine hiç! '' o bunları söyleyene kadar benim bileğimi almış ovalamıştı, bileğimin acısı geçmesine rağmen onun konuşması bitmemişti. Artık onu dinlemeyi bırakmıştım ben de.

''Sen beni dinlemiyor musun?'' Sonunda anladığım bir cümleyle ona döndüm.

''Hı.'' verdiğim tepkiyle kaşlarını çattı. Bana gıcık olmuş gibiydi.

Sesi bir tık sertleşti, ''Söylediğim hiçbir şeyi dinlemedin mi? '' dudaklarımı büzüp onu cevapladım,

''Kendine hiç dikkat etmiyorsundan sonrasını hayır. '' Kaşları biraz daha çatıldı. Parmaklarımla kaşlarının ortasında çıkan çizgiye dokundum anında yok oldu. ''kaşlarını bu kadar çok çatarsan, erkenden kırışıklıkla dolacaksın. Yakışıklı yüzün bize lazım komiserim.'' dediğimde gerilen yüzü de gevşedi ve sırıttı.

PUSATWhere stories live. Discover now