7.BÖLÜM|PUSAT

69 5 0
                                    

PUSAT

Başımı çevirip yanımda uyuyan Ankaya baktım. 

İki yıl boyunca resimlerden kamera kayıtlarından gördüğüm yüzünü karşımda görünce hala içimde bir yerlerde şaşkınlık hissediyordum. Güçlü bir kızdı. Kimsenin kendine dayanak olmasına izin vermiyordu. Doğru olana o an karar veriyor ve uyguluyordu. Zeki bir kızdı. Sakin olabilme özelliğine sahip olması da kesinlikle iyiydi beni zor durumda bırakmıyordu. Başımı tekrar yola çevirip nereye gittiğimizi bilmediğim yere sürmeye devam ettim. Ankara'yı yeni geçmiştik ve sanırım şuan Konya sınırları içerisindeydik. Kafam cidden allak bullaktı acilen ikimizin de rahatça dinlenebileceği bir yerde durmalıydım. Yanımda bir kıpırtı hissedince tekrar başımı ona çevirdim. Uyanmış ve bana bakıyordu. 

Mahmur çıkan sesiyle; ''Neredeyiz?'' dedi. Cevap vermemi beklemeden ,''Bok gibi görünüyorsun.'' demeyi de ihmal etmedi. Sırıttım. 

''Konyadayız. '' sesim beklediğimden  daha yorgun çıkmıştı. 

''Kenara çek ben devr alıyım. Uyuyup kalırsan bizi sen öldürürsün.'' onu sorgusuz sualsiz dinledim ve arabayı kenara çektim. 

''Sanırım senin bu huyunu seviyorum. Bana ve sürüşüme güveniyorsun.'' kaşlarım alayla yukarı kalktı. 

''Kaçırılmadan önce araba  yarışlarına katıldığını biliyorum, bücür.'' Gözleri pörtledi. Yüzümde minik bir gülümseme yer etti. Merak ettiği şeyi biliyordum. ''Ailene söylemedim. Merak etme.'' derin bir nefes verdi. 

''Başka ne biliyorsun cidden  merak ettim. O benim fazlasıyla titizlikle yaptığım bir kaçamaktı.'' gülümsememi büyüttüm ve başımı koltuğa yasladım. Onunla ilgili her şeyi biliyordum. Bunu saklamadım ve ona söyledim. 

''Seninle ilgili her şeyi biliyorum.''  

''Atıyorsun. Her şeyi bilemezsin. Mesela, en sevdiğim mevsimi bilmiyorsun.'' Kaşlarımı alayla kaldırıp tekrar ona baktım. 

''Bilmiyorum mu? Kış ,en sevdiğin mevsim kış, Anka. Aslına bakarsan, kışta değil yaz olmayan her şey.'' Ağzı hayretle açılırken;

''Bunu nasıl bilebilirsin.'' huysuzca kollarını birleştirmişti bu haliyle inanılmaz tatlı görünüyordu. Güldüm ve tekrar önüme baktım. Sorusunu yanıtsız bıraktım.

''Hadi yer değiştirelim, ilk karşına çıkan benzinlikte, fulle aracı olur mu? Otobanın ortasında kalmayalım.'' Başını sallayarak onayladı ve yer değiştirdik. 

''Nereye gidiyoruz peki?'' 

''İstediğin yere sürebilirsin, ben Antalya'ya gidiyordum ama sen nereye istersen oraya çevir direksiyonu uyandığımda bir yere varmış olmak istiyorum.'' Sesim fazlasıyla bezgin çıkmıştı. 

''Pekala, baş komiserim. Gidiyoruz.'' söylediği lakap gülümsememe yol açmıştı. Ancak başımı çevirip ona bakmaya bile mecalim yoktu. Bir kaç dakika içindeyse uyudum. 

Araba hızlı bir frenle durduğunda refleks olarak elimi torpidoya koydum. Bir an nerede olduğumu kavrayamamanın ardından başımı Anka'ya çevirdim. Sabah olmak üzereydi sanırım havada ayaz vardı. Neredeydik peki? Bunca saat nereye sürmüş olabilirdi?

Kısık sesiyle; ''Mardindeyiz.'' dedi. Mardin de miydik? Başını çevirip bana baktı; ''Ne niye şaşırdın? İstediğin yere sür demedin mi?'' kaşlarını dik dik kaldırıp bana baktı. 

''Dedim, dedim de. Neden Mardin?''  sesim pürüzlü çıkmıştı. Yutkunmaya çalıştıkça boğazımdaki kuruluk buna izin vermiyordu. Dudaklarımı ıslattım. Anka beni inceliyordu. Birkaç saniye bakışmanın ardından önümdeki torpidoya eğildi. Bir şişe su ve bir alyans kutusu çıkardı. 

PUSATWhere stories live. Discover now