8.BÖLÜM|BAĞIMSIZ

47 4 0
                                    

Anka 

Mardin'de geçirdiğimiz iki günün özetini Pusat'a alışmak, bir şeyler hatırlamaya çalışmak, eğlenmek ve bağımsızlık  olarak özetleyebilirim. İkimizde belli etmemeye çalışsakta hep tetikteydik. Yine de güzel geçen bir iki gündü. 

Bulunmamın ardından geçen süreye bakılacak olursak iyileştiğimi biraz olsun hissetmiştim.  

Pusat'la her gün sokak  sokak gezmiş yeni yerler, yeni insanlar ve yeni bir iletişim stili keşfetmiştik. Batı'da doğmuş, büyümüş bir insan olarak. Doğu'yu hep merak eder ve bu merakımı dindirmek içinde kendime bir boşluk oluşturmaya çalışırdım. Sonunda buradaydım ve öyle bir şansım olduğunu bilsem  burada  yaşlanmayı isterdim.  

''Anka! Bak!'' Pusat'ın seslenmesiyle elimde tuttuğum kar küresini aldığım yere koydum. Dükkan sahibi gülümseyerek bizi izlemeye devam etti. Yanına gittiğimde elinde ilginç bir alet tutuyordu. Tahta bir tırmık...Gereğinden küçüktü ve diğer ucunda tekerlerler vardı. Onlarda tahtadandı.

 ''Bunun ne olduğunu duyunca çok şaşıracaksın. Ben zaten ne olduğunu biliyorum.'' kaşlarını hava atarcasına havaya kaldırdı.

Elinde tuttuğu aleti aldım ve incelemeye başladım. Tahta bir tırmık demiştim değil mi? Unutun onu bu da neydi böyle. 

''Bana bunun ne olduğunu söyler misin?'' Gülmemek için yanaklarının içini dişledi. ve dudaklarını yalayarak. 

''Sırt kaşıma aleti.'' Sinirle dudaklarımı büktü. 

''Of! Pusat.'' 

''Bence bundan kesinlikle bir tane almalıyız , güzelim.'' Dün gece sırtım çok kaşındığından, kıvrana kıvrana yanına gitmiş ve sırtımı kaşımasını istemiştim. Doğru yerin yakınından bile geçemediği içinde uzun bir süre sırtımı kaşımak zorunda kalmıştı. Bir dünyada laf etmişti. Yok benim görevimi iyice kötüye kullanıyorsun Anka, yok ben tellak mıyım Anka? bir sürü şey Tellak ne alaka? Sana hamamda ne yaşattılar diye sormazlar mı insana?

Daha fazla sinirli duramadığım için bende onun gibi sessizce gülmeye başladım. 

''Sence almalı mıyız?'' diye sorduğumda bu defa seslice güldü ve elimdeki aleti alıp parasını ödedi ve daha sonra tekrar yanıma gelerek aleti bana verdi. 

''Gerçekten mi komiserim? Bana aldığın ilk hediye bu mu olmak zorundaydı?'' Bu sefer birlikte güldük. 

Sıkıntılı bir nefes alarak kolundaki saate baktı; ''Ne yapsak yavaştan buradan çıksak mı? Baya bir vakit öldürmüşüz burada.'' Başımı sallayarak onu onayladım. 

''Bir kaç sokak daha gezip, otele geçelim mi? Yorulduğumu hissetmeye başladım.'' Cidden Pusat bugün çok az ama çok az solgun duruyordu.

Pusatla anlaşabildiğimize gerçekten çok seviniyordum. Aramızdaki soğukluğun çoğunu bir kenara atmayı başarmış birlikte güzel vakit geçiriyorduk. Sanki o hayatımda hep varmış gibi tasasızca eğleniyor, etrafımızdaki kimseyi ilk defa umursamayarak doya doya kahkaha atıyordum. 

''Gidelim bakalım, güzellik.'' Eliyle beni kapıya doğru ittirirken dükkan sahibine 'kolay gelsin'' dedi ve birlikte ilerlemeye devam ettik. Dediğimiz gibi birkaç sokak daha gezip arabayı bıraktığımız ana caddeye yöneldik. Nihayet arabaya varınca kendimi hızlıca koltuğa attım. 

Pusat arabayı çalıştırır çalıştırmaz klimayı açtım. Sonbahar aylarında dahi çok sıcak bir şehirdi. ''İnanılmaz yoruldum.'' diye yakındım. Pusat bana bakarak başını onaylarcasına salladı ve ellerini direksiyona koyup başını yasladı. ''Bende bir o kadar.'' dediğinde sesi boğuk çıkmıştı.

PUSATWhere stories live. Discover now