20. BÖLÜM| TANIDIK

18 1 0
                                    

Keyifli okumalar <3

 ....................................................................

''Anka!'' Pusat ve ben önce durduk ve birbirimize baktık. Sonrasında arkama dönerek bana seslenen kişiyi görmeye çalıştım. Gözlerim tanıdık gözlerle kesiştiğinde şaşkınlıkla büyüdüler.

Aramızdaki beş metrelik yolu aşarak kendimi tanıdık kollara bıraktım.

''Ata. Seni görmek çok güzel.'' Belimdeki elleri sıkılaşarak beni sardığında bir müddet pozisyonumuzu koruduk. 

Aklıma gelen Pusat'la Ata'dan uzaklaşıp arkama döndüm. Pusat'la kesişen gözlerim dehşetle irileşti çünkü onu daha önce hiç ama hiç bu kadar sinirli görmemiştim. 

Hızlı adımlarla Pusat'ın yanına ilerledim ve koluna girdim. Bundan memnun olmuş gibi kasları bir anlığına gevşedi. 

Ataya dönüp, ''Seni sevgilimle tanıştırayım, Pusat, Ata. Ata, Pusat.'' kısa süren bir el sıkışmasının ardından Pusat son derece mantıklı bir soru sordu. 

''Sizinle daha önce tanışmamış olmamız ilginç, bir sıkıntı yoktur umarım. Emniyete uğradığınıza göre?'' Meraklı gözlerle Ataya döndüm. 

Ensesini kaşıyarak, ''Hayır çok önemli bir durum yok. Küçük bir kazaya karıştım sadece.'' Pusat başını belli belirsiz aşağı yukarı salladı. 

''Geçmiş olsun.'' İkimizde aynı anda söylemiştik bunu. Yaaaa aşık mıyız neyiz? 

''Neden benimle daha önce tanışmamış olduğunuza şaşırdınız?'' Bu seferki soru Atadan gelmişti kendince mantıklı bir soru sormuştu.

''Anka'nın kayıp olduğu iki yıl doğduğu andan beri tanıştığı, tanışmış olabileceği herkesi sorguya çektim ondan.'' Ciddi miydi?! Yüzünde en ufak bir ifade yoktu.  Abartıyor ayol.

''Anka'nın kayıp olduğu iki yıl mı? Benim bundan dahi haberim yok.'' Bakışları bana çevrildi.  

Kaşlarım bu bilgiyle çatıldı. Gerçekten 2 yıl benim kayıp olduğumu duymaması için uzun bir zaman değil miydi?  Göz ucuyla Pusat'a baktığımda gözlerini Ata'ya dikip bir şeyler düşündüğünü anladım. Başını salladı.

''Anka, durum nedir? Ne demek kaçırılmak?'' Ata'nın sesi gerçek bir merak barındırıyordu. 

Derin bir nefes alıp verdim. 

''Bende bilmiyorum ki.. Aslına bakarsan hayata yeni yeni karışıyorum diyebilirim. Ne olup bittiği hakkında pek bir fikrim yok açıkcası. Öğrenirsem sana da söylerim.'' Sesimdeki donukluğu hisseden Pusat destek olmak istercesine belimdeki elini yukarı aşağı oynatmaya başladı. Oy adına kurban hemende varlığını hissettirir. 

''Anlamadım ama daha fazla sorup canını da sıkmak  istemiyorum. '' Belli belirsiz Ata'ya gülümsedim ve,

''Teşekkür ederim. Bizim şimdi gitmemiz gerekiyor Ata ya. Pusat'la bir işimiz vardı da acele çıkıyorduk.Umarım işini en kısa zamanda çözersin, seni yeniden görmek beni çok mutlu etti'' Başını yana yatırdı. Omuz silkti ve gülümsedi. 

Bakışları Pusat'a döndü. ''Yardımcı olabileceğim bir şey varsa , olurum. '' Pusat başını hafifçe eyvallah der gibi salladı. Bu bile seksi gelmemeli...

Tekrar sarılmak içimden gelmediğinden Ata'ya el salladım ve Pusat'la arabamıza geçene kadar hiç konuşmadan yürüdük. Arabaya binene ve kemerlerimizi takana kadar ikinizden de çıt çıkmadı. Sonunda konuşan ben oldum. 

''Ata'yı araştırmalıyız..'' Yüzümü Pusat'a döndüm. Gözleri gözlerime sabitlendi. 

''Evet güzelim.'' Çevremde güvenebileceğim insanların azlığı beni zorluyordu. Konuyu değiştirmek adına,

''EE Pusat Bey, Neymiş bana sürpriziniz? İlgi manyağı olmak çok zor. Sevgilim bana sürpriz hazırlamışsa peşimdeki katiller umrumda bile olmuyor bak görüyor musun? İlle de görücem o sürprizi. Sürprizim de süprizim.'' Pusat kısık bir kahkaha atıp arabayı sürmeye başladı. 

Yaklaşık 40 dakika süren keyifli bir  yolun sonunda uzunca bir plaja gelmiştik. Havalar soğuduğundan birazda şehrin dışına doğru bir yere geldiğimizden in cin top oynuyordu. Kardeş özlü sözlü hikayeler anlatıp aha bu sürpriz dersen seni boşarım. 

''Sürprizin için biraz yürümemiz gerekecek.'' Başımı sallayarak onu onayladım. Arabadan inip ön tarafına doğru yürüdüğümde yanıma yaklaşıp elimi tuttu. Oy kurban olurum hemende elimi kavrar. Şımarmam geldi. Hülyalı hülyalı ona bakarken tek eliyle boynumdaki fuları biraz daha sardı.

''Üşümesin bebeğimiz. '' Birbirimize söylediğimiz bizli kelimeler beni hep çok mutlu ediyordu. 

''İyice sar beni Pusatımız.Üşümesin sevdiceğin. '' Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup beni iyice kendine çekti ve plaja doğru yürümeye başladı. 

''Bu kadar tatlı olma ısırırım o dilini.'' Isırsaydı ya. 

Hiçbir şey demeyip sürprizin heyecanıyla etrafımı incelemeye başladım. Plajın sonunda güzel bir ev vardı. Ona doğru yaklaşıyorduk. Biraz sonra o evin yakınlarında bir masa fark ettim. Üzerinde beyaz bir şey vardı ancak ne olduğunu anlayamamıştım. İyice yaklaştığımızda Pusat elimi bırakıp masanın üzerindeki beyaz şeyi tuttu ve kaldırdı. İşte o zaman ne olduğunu anlayabildim. Bunlar dilek feneriydi. Geçenlerde laf arasında hiç dilek feneri uçurmadığımdan çocukça ama çok tatlı bulduğumdan vs. bahsetmiştim. Bunu unutmayıp üstüne bu kadar tatlı bir ortam hazırlamış olması beni çok duygulandırmıştı. Masanın arkasından eve doğru uzanan ışıklı bir yol vardı. Muhtemelen bu gece burada kalacaktık ama öncesinde bu güzel sürprizin hakkını vermek gerekiyordu. Pusat'a yaklaşıp kendimi hafifçe kaldırarak kocaman bir öpücük verdim. Belimi kavrayıp kendine yapıştırmasıyla öpücüğümüz derinleşti ve dakikalarca dudaklarından huzuru içtim. Öpüşmemiz bitip ayaklarım yere değdiğinde başımı çenesine yasladım ve, 

''Sana aşığım. Sana sahip olduğum için o kadar şanslıyım ki. Sana deli gibi aşığım Pusat.'' belimdeki elleri sıkılaşıp beni daha da çekebilirmiş gibi kendine çekti ve şakağıma bir öpücük kondurdu. 

''Sana çok aşığım güzelim ve hiçbir şeyde hevesin kalmasın istiyorum. Seni mutlu edebilmek için her şeyi yaparım Anka.'' Başımı geri çekip yanağına bir öpücük kondurdum ve ondan ayrıldım. 

''Teşekkür ederim ve beni zaten deli gibi mutlu ediyorsun. Daha fazla konuşmayalım ve hadi uçuralım. '' Sesimdeki çocuksu heyecana gülümsedi ve, 

''Hava biraz esiyor ama bence uçarlar.'' Heyecanla başımı sallayıp fenerimi hazırladım.

İkimizde fenerlerimizi yakıp dileklerimizi diledik. Kusura bakmayın arkadaşlar ama tutulan dilek söylenmez bu fener ve benim aramda sonsuza kadar sır olarak kalacak. Bize de mi be Anka? En çok sana iç ses. Öyle ossun. 

İkimizin feneri yan yana dönerek havalandığında kendimi Pusat'ın kollarına bıraktım. Birbirimizi sararak gökyüzünde sarılarak uçan fenerleri izledik. 

''Bu gece burada benimle kalır mısın Anka?''

Gözlerimi fenerlerden çekip ona döndüğümde yüzümde dolanan derin bakışları gördüm. Bu davetin altında yatan anlamı biliyordum ve bunu istiyordum. Pusat benim dünüm, bugünüm ve yarınımdı. Kimine erken gelse de o benim geleceğimdi ve kehribar gözlerindeki o parıltının anlamını biliyordum. Bana aşıktı. Bundan daha doğru ne olabilirdi ki? Vereceğim cevap uzun sürecek gecemizin başlangıcıydı. 

''Bu gece burada seninle kalırım, Pusat.'' akabinde yaşayıp yaşayabileceğim en uzun ve en güzel gecelerin başlangıcını yaşadım. Pusat ve ben kullandığımız sevgi sözcüklerinde olduğu gibi biz olduk. 

Aşk ve tutkunun harmanlandığı uzun upuzun bir gece...



.............................................................

Umarım keyifle okuyorsunuzdur. Buna karşılık bir yorum bir beğeninizi alırım. 

Sizi seviyorum cnmlar. İyi geceler xxx






You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

PUSATWhere stories live. Discover now