6.6

15.4K 1K 371
                                    

melike şahin, mert demir - pusulam rüzgar
tom rosenthal - home

🩺

"Off! Bayılacağım şimdi yorgunluktan."

Hafta sonu olmasına rağmen sabahın erken saatinde kalkıp eşyalarımın olduğu kolileri Alaz'ın arabasına yerleştirmeye başlamıştık ama bu iş asla sona erecek gibi durmuyordu. Alaz elindeki koliyi bagaja bıraktıktan sonra iteleyip düzgünce bir yere yerleştirdi. Ellerinin birbirine vurarak silkeledikten sonra yüzünü bana çevirdi.

"Tamam son bir koli kaldı yukarıda zaten. Sen otur arabada ben onu da alıp geleyim." dedi bagajın kapağını kapatırken. Arkasını dönüp eve doğru yürüyecekken kolundan tutup onu durdurdum.

"Dur, beni de bekle. Olmaz öyle. Evin anahtarlarını benim vermem lazım Mualla teyzeye."

Başını sallayarak beni onayladıktan sonra arabayı kilitledi ve birlikte tekrar apartmana giriş yaptık. Sızlana sızlana merdivenleri çıktıktan sonra cebimdeki anahtarı çıkarıp bugün için belki de yüzüncü kez kapıyı açtım. Alaz eğilip kapının yanındaki koliyi alırken ben de son kez evin içine girip unuttuğumuz bir şey var mı diye kontrol ettim. Ardından kapıyı kapatıp anahtarı bir kez döndürerek kilitledim.

İşte her şey bu kapının ardında kalmıştı. Üniversite yıllarım ve hatta hayatımın tamamında yaşadığım en güzel anılarımla arama bir kapı girmişti. Şimdi hepsini arkamda bırakıp gidecektim. Bu karadan pişman değildim ama içimde tuhaf bir burukluk hissi de yok değildi. Derin bir iç çektikten sonra yavaşça merdivenlerden inip Mualla teyzenin dairesinin olduğu kata geldik.

"Arabaya gidiyorum ben direkt. Sen de anahtarı bırakıp gelirsin hayatım."

Onaylar bir mırıltı çıkarırken kapının yanındaki zile kısa süre parmağımla baskı uyguladım. Alaz merdivenlerden inip gözden kaybolduğunda karşımdaki kapı açıldı. Kapıyı açan Mualla teyze ile göz göze geldiğimizde yüzüme hemen bir tebessüm yerleştirdim.

"Günaydın Mualla teyze. Rahatsız etmedim inşallah?"

"Yok kızım ne rahatsızlığı. Buyur gel içeriye." dedi bir adım geri çekilip eliyle içeriye geçmem için işaret verirken. Başımı sallayarak usulca reddettim.

"Yok, hiç gerek yok. Zaten çok durmayacağım." dedim ve elimi öne doğru uzatıp avucumu açtım. "Anahtarı geri vermek için gelmiştim."

"Acele etmeseydin ya kızım. Atlı yoktu arkanda." dedi bir anahtara bir de bana bakarken. Israr eder gibi avucumu yeniden uzattığımda anahtarı kendi avucuna aldı. Yüzünü tebessümle karışık bir mahcubiyet kaplamıştı.

"Acele etmedim. Zaten çok bir eşyam yoktu, kısa sürdü toparlanmak."

"Var mı peki kalacak bir yerin?" diye sordu kapının kenarına dayanırken. Bu sefer içten bir tebessümle karşılık verip başımı salladım. "Var. Bir arkadaşımda kalacağım."

"Dünkü arkadaşında mı yoksa?" dedi yarı meraklı yarı yargılayan bir sesle. Bu durumun onun için normal olmadığını anlayabiliyordum. Her ne kadar kafa dengi olsa da farklı bir nesilde yetişmiş bir kadındı Mualla teyze. Kendi oluşturduğu doğruları, uyulması gerektiğini düşündüğü kuralları vardı. Benim doğrum ona yanlış, onun doğrusu bana saçma gelebiliyordu.

"Evet. Onun yanında yaşayacağım bir süre. En azından kendime başka bir ev bulana kadar." dedim biraz olsun içini rahatlatabilmek için. Başka bir eve çıkamayacağımı fark edemeyecek kadar salak değildim. Alaz dışında en olası seçeneklerim öğrenci yurtları veya arkadaşlarımın eviydi.

PSİKOLOG BEYWhere stories live. Discover now