2.8

59.3K 3.6K 926
                                    

ben geldimm
evet salak saçma bir saatte bölüm atıyprım ama yb çarşambaya demiştim bekleyen varsa atayım dedim

yüksek sadakat - belki üstümüzden bir kuş geçer

🩺

Naz Yılmaz

Üstümü düzelterek parka doğru giriş yaptım. Karabiber de hızlı adımlarıyla bana eşlik ettiğinde bir bankta oturan ve muhtemelen bizi bekleyen Alaz'a doğru yürümeye başladık. Üzerimde gereksiz bir heyecan vardı.

"Selam." dedim yanına yaklaştığımızda. Kafasını çevirip bizi gördüğünde oturduğu yerden hızla kalktı. İstemsizce gülümsedim. Bu telaşlı hali insanın gözüne ayrı bir tatlı gözüküyordu doğrusu.

"Bir an her şeyi, yanlış anladım sandım." dedi endişeli bir ses tonuyla. Kolumu ileriye doğru uzatıp bileğimdeki saate baktım. 14.17'di. Mahcubiyetle gülümsedim. Üzerime ne giyeceğime karar vermek biraz zor olmuştu ama şimdilik bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"Kusura bakma, Karabiber biraz huysuzluk yaptı evden çıkarken." diye bir yalan attım ortaya. Umarım sana iftira attım diye kızmazsın bana Karabibercim. Alaz gözleriyle beni süzdü sonra da içten bir şekilde gülümseyip kafasını Karabiber'e doğru çevirdi.

"Demek meşhur Kimyon bey bu?"

"Alaz yaa! Dalga geçme ismiyle." diyerek koluna hafif bir tokat attım. Yalandan kolunu tutup acıyla inledi. "Ahh! Acıdı be."

"Ne alakası var, doğru düzgün vurmadım bile."

"Elin baya ağırmış demek ki, kolum kırıldı çünkü. Ama beni bir öpersen geçer gibi. Ne dersin, bence deneyelim." dediğinde yüzüme salakça bir gülümseme yayıldı. Bu kadar fırsatçı olmayı nasıl başarabiliyordu acaba?

"Hadi yürüyelim." dedim, ona bir cevap vermekten kaçmak için. Alaz bana bakarak derin bir nefes alıp ellerini ceplerine soktu. "E hadi yürüyelim."

Ona bakmadan attığım adımlarla oldukça yavaş bir şekilde yürümeye başladım. Aramızda oluşan sessizlik gereksizdi, beni geriyordu. "Doğukan ne yaptı Sıla mevzusunu?" diye sordum bu sessizliği bozmak adına.

"Nereden çıktı şimdi bu?" dedi yarı rahatsız olmuş yarı meraklı bir ses tonuyla. Yüzümü ona döndüğümde bir kaşını kaldırmış bana baktığını gördüm. "Öyle muhabbet olsun diye sordum."

"Engellemiş her yerden. Sıla'ya da söylemiş eğer beni bir kez daha rahatsız edersen seni şikayet edeceğim, diye." Yine sessizlik oldu. Bu sefer sessizliği Alaz bozdu. "Şimdi sen söyle bakalım Tekin bey ne yapıyor?"

"Nereden çıktı şimdi bu?" dedim onun ses tonunu taklit ederek. Benim bu soruma küçük bir kahkaha attı. Ardından omuzlarını silkti. "Hiiç... Öyle muhabbet olsun diye sordum."

"Hiçbir şey yaptığı yok, duruyor uslu uslu. Sen çok gereksiz bir şekilde takıldın ama Tekin'e."

"Hoşuma gitmediyse demek ki..." dedi imalı bir şekilde. Bir şekilde Tekin'i tanıyan tüm erkekler ona karşı sert bir tavır takınıyorlardı. "Neden peki?"

"Tekin değil." dedi. Ben de daha fazla üstelemedim. Sürekli Tekin'den konuşup ortamı germek istemiyordum. Zaten Alaz'ın da Tekin'i sevmediği açıkça belli oluyordu.

"Nerelisin?" diye bir soru sordum. Şu anda kendimi evlilik programlarında kriterlerini soran kadınlar gibi hissediyordum. Bu saçma düşünceme gülmeden edemedim. Alaz da bana bakıp güldü. "Uzun zamandır İstanbulda yaşıyoruz. Ama aslen Mersinliyiz."

PSİKOLOG BEYWhere stories live. Discover now