3.7

43.6K 2.9K 650
                                    

ay yine ben geldim
sıla kayboldu demişsiniz sılayı da getirdim
ara bölüm gibi olsun bu bölüm, çünkü sıkıcı biraz

chase atlantic - friends

🩺

Alaz'la okulun bahçesinde el ele yürüyorduk. Alaz'ın sosyal medyasında paylaştığımız fotoğraftan sonra, ben Sıla'nın yoğun sorularına maruz kalmıştım. Ve çareyi de ancak yarın detaylıca konuşuruz diyerek bulabilmiştim.

"Sıla şimdi çok konuşur, seni bunaltabilir biraz." dedim yanımda yürüyen Alaz'a dönerek. Olsun der gibi kafa salladı. Bu haline tebessüm ettim ve heyecanla konuşmaya devam ettim. "Ama özünde iyi kızdır, seversin yani. Umarım."

"Senin arkadaşın sonuçta, illâki severim. Ama muhabbetten sıkılırsam seninle uğraşacağım biraz." dedi ve göz kırptı. Bu dediği ile yürümeyi durdurup ona döndüm. Kafamı yana yatırıp mızmızlandım. "Ya çok fenasın."

"Maalesef öyleyim." dedi beni tuttuğu elimden yanına doğru çekip yürümeye devam ederken.

Gülerek önüme döndüm. Masalardan birinde oturan Sıla'yı görmemle el salladım. O da geri el salladı, yanında Tekin de vardı. Gözüm istemsizce Alaz'a kaydığında yüzündeki o neşeli ifadenin artık kaybolduğunu ve sert bakışlarıyla tam olarak Tekin'e baktığını gördüm.

"Tekin'in de olacağını bilmiyordum." dedim masaya yaklaşırken sadece ikimizin duyabileceği bir seste. Bana bakmadan gayet yumuşak bir ses tonuyla konuştu. "Biraz tadım kaçtı tabi ama sorun değil bitanem." dedi tuttuğu elimi baş parmağı ile okşayıp.

Derin bir nefes alıp önüme döndüm. "Selam." dedim masada yanlarına geldiğimizde. Sıla oturduğu yerden ayağa kalktı ve sıkıca sarıldık. Sonra Tekin'e dönüp kafamı eğerek selam verdim. Alaz da önce Sıla'yla sonra da soğuk bir şekilde Tekin ile selamlaştı.

"Hoş geldiniizz." dedi Sıla bize bakarak. Yüzündeki ifadeden ne kadar heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Alaz ile onların tam karşılarındaki sandalyeyi çekerek oturduk.

"Aşk olsun Naz. Herhalde fotoğrafınızı görmesek söylemeyeceksin sevgili olduğunuzu." dedi Sıla yalancı bir alınganlıkla. Haklıydı aslında böyle bir durumu ilk ona söylemem gerekirdi ama Alaz'la birlikteyken zaman kavramını unutmuş gibiydim.

"Özür dilerim." dedim mahçup bir tavırla. Sıla dikkatlice bana baktıktan sonra kısa bir kahkaha attı. "Ay ciddi ciddi özür diliyor bir de. Dalga geçiyorum Naz ya."

"Yani ne bileyim, alındın sandım." dedim var ile yok arası bir sesle. Sonra Sıla ilgisini Alaz'a çevirdi. "Yaa Alaz, acaba ben sana enişte diyebilir miyim? Yani rahatsız olur musun?" diye sordu tatlı tatlı.

"Nasıl rahat edeceksen öyle seslenebilirsin." dedi ve gülümsedi. Daha önce hiç bu kadar güzel gülümsediğini söylemiş miydim? Yasaklanmalıydı, evet dışarıda gülmek kesinlikle Alaz'a yasaklanmalıydı. Gereksiz bir sinirle hızla önüme döndüm.

"Kendimi bu ilişkinin mimarı gibi hissediyorum." dedi Sıla. Alaz kaşları çatılmış bir ifade ile bir bana bir de ona baktı. "Nasıl yani?" diye sordu. Benim de içime Sıla'nın cümlesi ile sebepsiz yere bir huzursuzluk çökmüştü.

"Sen, Doğukan'ın yanına geldiğim gün, Naz'ın aslında kim olduğunu benim sayemde anlamışsın. Biliyor musun eniştecim, zaten bir nevi yine benim sayemde tanıştınız. Naz bana 'Ben birinden hoşlanıyorum, yardımın lazım Sıla.' dedi. Eh ben de canım arkadaşımı kıramadım, mesaj atsın diye senin numaranı ona verdim."

"Yaaa öyle mi?" dedi Alaz şaşkınlıkla yüzünü bana dönerken. O an başımdan aşağıya kaynar suların döküldüğünü hissettim. İnanmış mıydı şimdi Sıla'nın söylediklerine? Ben de tedirginlikle yüzümü ona çevirdim. Bana kızgınlıkla bakmasını beklerken yüzünde gayet neşeli bir ifade ile karşılaştım.

PSİKOLOG BEYUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum