7.0 • final

9K 622 184
                                    

iki üç eşya çalmaktan
geldiğimiz son duruma bakar mısınız
o zaman son kez keyifli okumalar..?

jaymes young - moondust

🩺

Naz Yılmaz

3 hafta sonra

Arabayı uygun bir yere park ettikten sonra aşağı inerken içinde bulunduğumuz marinada göz gezdirdim. Büyüklü küçüklü tekne ve yatların iskeleye bağladığı sessiz ve sakin bir yerdi. Sezonu olduğundan olsa gerek pek kalabalık da değildi. Neden buraya geldiğimiz hakkındaysa en ufak bir fikrim bile yoktu. Alaz da arabadan inip yanıma geldiğinde bakışlarımı merakla ona çevirdim ve yol boyu aklımda dönüp duran o soruyu sordum. "Neden buraya geldik?"

"Sürpriz." dedi hâlâ söylememeye inat edip. Yanımdan geçip arabanın bagajına doğru ilerledi. Sabahtan beri neresi olduğu hakkında hiçbir fikrim olmadan bagajdaki çantamla birlikte bir yerlere götürülüyordum. Bu benim için o kadar büyük bir sürprizdi ki çantayı bile ben hazırlamamıştım. Kahvaltıdan sonra Alaz, birkaç günlüğüne evden ayrılacağımızın haberiyle birlikte çantamı elime tutuşturuvermişti. Göz teması kurabilmek için olduğum yerde parmak uçlarımın üzerinde yüz seksen derece döndüm.

"Artık bana, buraya gelmemizin sebebini söyleyebilirsin ama bence." dedim olabildiğince sevimli davranmaya çalışarak. Sevimli hareketler son zamanlarda ağzından laf alabilmek için sıkça kullandığım bir yöntem olmuştu. "Yeterince sürpriz oldu zaten."

Bu dediğime hafif bir kahkaha atsa da daha sonrasında isteğime, beni yanıtsız bırakarak olumsuz bir cevap vermiş oldu. Bazen, bu kadar iradeli olabilmesinden nefret ediyordum. Ben olsam bu kadar ısrarın sonucunda muhtemelen sürprizimi ikinci dakikadan söylerdim. Bagajdan çıkarttığı çantamız ve taşınabilir dondurucu ile beraber bagaj kapağını kapattı ve önden ilerlemeye başladı. Ben de bu belirsizliğin daha fazla sürmemesini umarak sessizce onu takip ettim.

İskelenin sonuna doğru ilerlerken etrafımızdaki tekneleri merakla inceledim. Bazılarında insanlar yaşıyordu. Sonunda bir teknenin önünde durduğunda ben de adımlarımı yavaşlattım. Alaz, karadan ayrılıp tekneye doğru bir adım attı. Çantaları en yakındaki koltuğun üzerine bıraktı. Daha sonra arkasını dönüp yanına gelmem için kolunu bana doğru uzattı. Ne yaptığımızı sorgulamadan elini kavradıktan sonra ben de tekneye ilk adımımı attım. Dengemi sağlayana kadar beni belimden kavrayarak kendine yakın tuttu. "Ne yapıyoruz burada?" diye sordum yeniden.

"Senin hayalini gerçekleştiriyoruz."

"Nasıl yani?"

"Kabus gördüğün gün bana keşke sadece ikimizin olabileceği bir Dünya olsa, demiştin. İşte burası bizi kimsenin rahatsız edemeyeceği o küçük Dünyamız." dedi ellerini iki yana açarak. Daha sonra ellerime uzanıp onları avuç içine aldı. "Henüz sonsuza kadar kalamayız, birkaç günle idare edebilirsin diye umuyorum."

"Şaka yapıyorsun." Sesimde inanmadığımı belirten bariz bir tonlama vardı. Ondan bir karşılık gelmediğinde şaka yapmadığını da anlamış oldum. "Ama nasıl?" dedim bu kez, çaresiz bir sızlanmayla tekneyi incelerken. Daha sonra aklıma gelen düşünceyle gözlerimi kocaman açtım ve yüzümü ona çevirdim. "Sizin tekneniz de mi var?"

"Hayır, bunu kiraladım. Beraber geçireceğimiz son gecelerimiz için."

"Kiraladın?" diye yineledim, şok içinde.

"Şimdilik. İleride biz de alırız belki bir tane." Gelecek planları büyük bir rahatlıkla benimle paylaşırken şok içinde onu dinlemekten başka bir şey yapamadım. "Hadi sen yerleş. Ben de daha fazla oyalanmadan yolculuğumuzu başlatayım."

PSİKOLOG BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin