6.0

19.9K 1.2K 286
                                    

imdat, biri bu hikayeyi alsın benim yerime yazsın ya yemin ederim bu kadar kopamazdım bir hikayeden içimde gram yazma isteği yok işin garibi biri benim yerime yazsa merakla okurum o derece saçma bir ilişkim var şu an bu kitapla, tekrar imdat

james arthur - car's outside

🩺

"Tamam baba, buradan sonrasını kendi başıma gidebilirim." dedim, yeniden babamı gitmesi için ikna etmeye çalışırken. Ancak o tüm çaba ve itirazlarıma rağmen anaokuluna giden çocukmuşum gibi benimle okula kadar gelmişti. Beni duymamış gibi adımlarına aynı yönde devam etti. Sıkıntılı bir nefes verirken ben de onu takip ettim.

Okulun ana giriş kapısına geldiğimizde ben kartımı okutup turnikeden geçerken sonunda ondan kurtulduğum için derin bir nefes verdim. Ancak babam da güvenliğin olduğu tarafa gitti ve kendisine bir ziyaretçi kartı aldı. Neden içeriye girdiğini anlayamasam da daha fazla söylenmemek adına sustum. Zaten sorsam bile sorularıma bir yanıt alamıyordum.

Yandan kaçamak bakışlarla babamı kontrol ederken fakülteme doğru ilerlemeye başladım. Bir an önce sınıfa girecekmiş havası verip ondan kurtulmak istiyordum, derse girdiğimden emin olmadan yanımdan ayrılmayacak gibiydi. Kampüsün içinde önde ben ve biraz arkamda o olacak şekilde fakülteme kadar ilerledik. İnsanlar sürekli bize bakıyormuş gibi hissediyordum ve bu fazlasıyla rahatsız ediciydi. Merdivenlere geldiğimizde, çıkmadan önce yüzümü ona döndüm.

"Fakültem burası. Ben dersim başlamadan önce sınıfa gireyim." dedim, defol git cümlesini üstü kapalı bir şekilde ima ederek. Ama babam bunu anlamamış gibi kafasını salladı. "Tamam sen git dersine. Benim biraz daha işim var burada. Öğrenci İşleri hangi binada?"

Baban neden Öğrenci İşleri'nin olduğu binayı soruyor Naz?

Kaşlarım şüpheyle çatılırken istemsizce göz ucuyla önce Öğrenci İşleri'nin olduğu binaya sonra tekrar babama baktım. Babam da kafasını benim baktığım yöne çevirdi. Binanın üzerindeki yazıyı okumuş olmalı ki bana bir hoşça kal bile demeden adımlarını oraya yönlendirdi. Ben de arkasından öylece bakakaldım.

İçimden bir ses her ne için oraya gidiyorsa bunu annemin babamdan yapmasını istediğini söylüyordu. Babamın orada ne yapacağını bilemenin yarattığı endişe ise beni paniğe sevk ediyordu, her ne kadar yanlış bir şey yapmamış olsam da. En kötüsü de bu durumda yapabileceğim bir şeyin olmamasıydı. Onları engellemeye çalışsam bile ne yapar ne eder istediklerine ulaşmanın bir yolunu bulurlardı.

"Naz!"

Adımın tanıdık bir ses tarafından seslenildiğini duyduğumda kafamı refleks olarak sağa ve sola çevirdim. Az önceki paniğim yüzünden bu biraz da hızlı gerçekleşmişti. Sol tarafımdan bana yaklaşmakta olan Sıla'yı gördüğümde ise rahat bir nefes alıp yavaşça gülümsedim ve ona doğru bir adım atıp vücudumu tamamen geldiği yöne çevirdim.

Yanıma yaklaştığında hızla kollarını boynuma dolayıp bana sıkıca sarıldı. Ben de çok geçmeden kollarımı onun sırtına doladım. Nefes alıp verişlerim derinleşirken sakinleşmeye çalıştım. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Bu konuda tanıdık birilerini görmek iyi gelmişti. Kollarını gevşettikten sonra bedenini geriye doğru çekti ve yüz yüze geldik.

"Bir sorun mu var? Yüzün hayalet görmüş gibi." dedi dikkatle beni incelerken. Refleksle kafamı tekrar sağa sola çevirdim. Babama az sonra dersim başlayacak demiştim ve o hala buradayken yolun ortasında Sıla ile sohbet edip yalanımı ortaya çıkartmaya niyetim yoktu. Gözlerimle etrafı kontrol ederken babamın burada olmadığını fark edince dikkatimi tekrar Sıla'ya odaklandım.

PSİKOLOG BEYWhere stories live. Discover now