3.8

44.3K 2.8K 844
                                    

öncelikle sabrınız için teşekkür ederim.💞
satır arası yorum yaparsanız çok mutlu olurum
birazcık sizden gelecek enerjiye ihtiyacım var
[ve multi çok tatlıı]

duke dumont - ocean drive
sezen aksu - haydi gel benimle ol

🩺

Naz Yılmaz

Arabanın içini, ön koltuklarda oturan ikilinin hararetli konuşması ve arkada çalan hafif müzik doldururken ben de arkada kafamı koltuk başlığına yaslamış yanımda oturan Alaz'ı izliyordum. Hep birlikte Doğukan'ın arabasına binmiş ve onun dışında hiçbirimizin bilmediği o "muhteşem mekana" doğru gidiyorduk.

Siyah likralı kazak ve siyah mini etek gitmiştim. Ayakkabı olarak diz kapağımın biraz altında biten siyah topuklu çizmelerim ve üzerime de krem rengi kabanımı gitmiştim. Üzerimdeki kıyafetlerle yayılarak oturmak pek rahat olmadığı için sürekli kıpırdanıp arka koltukta şekilde şekile girmek zorunda kalıyordum.

Alaz gözünü pencereden ayırıp bana doğru çevirdiğinde dikkatle onu izlediğimi görüp gülümsedi. Oturduğu yerde bedenini biraz aşağıya doğru kaydırıp benim gibi kafasını arkaya yaslayarak bana bakmaya başladı. Gözünü bir an olsun benden çekmeden bir elini saçımın üzerine koyup okşamaya başladı.

Ne ben ne o gözlerimizi birbirimizden çekemiyorduk. Ona bakarken yüzümdeki gülümseme de her geçen saniye büyüyordu. Bu, yine susarak konuştuğumuz anlardan biriydi sanırım.

Sonunda gözlerimi ondan çekip belki de yüzüncü kez onu süzdüm. Üzerindeki yeşil boğazlı kazak, siyah pantolon ve yine siyah kaşe kabanıyla hoş olmuştu. Hatta bence gereğinden fazla hoş olmuştu. Sıkıntıyla iç çektiğimde tekrar göz göze geldik.

Ne oldu der gibi kafa salladı, omuz silktim. Koltukta ona doğru kayarak biraz daha yaklaştım. Bacaklarımı kendi bacaklarının üzerine atıp beni belimden kendisine doğru çekti. "Siyah çok yakışmış." dedi kulağıma fısıldayarak.

"Siyah sana da çok yakışıyor. Neden yeşil kazak giydin?" dedim. Doğruyu söylemek gerekirse Alaz'a yeşil renk, siyahtan daha çok yakışmıştı ama o bunu şu an bilmemeliydi. "Uyumlu olalım istedim." dedi ilk önce üzerindeki kazağını ve sonra benim gözlerimi göstererek. Bu dediğine hafifçe kıkırdadım ve yanağını öptüm.

Araba yavaşlayınca Alaz ile birbirimizden uzaklaşıp oturduğumuz yerde toparlandık. Park ederken geldiğimiz mekana gözlerimi çevirdim. Doğukan bizi, sizi süper bir ortama götüreceğim diyerek bara getirmişti. Arabadan sessizce indik. Hepimiz arabanın önünde durmuş barın etrafına bakarken sonunda Miray konuştu. "Muhteşem mekan dediğin bar mıydı Doğu?"

"Harikayım, değil mi sevgilim?" dedi. Sesinden apaçık belli olan gurur tonu, bize soru sormaktan çok kendini onaylatmak istediğini belli ediyordu. Birbirimize bakıp gülüştükten sonra Miray Doğukan'ın koluna girdi ve yürümeye başladılar. Alaz da avucudun içine elimi aldığında biz de onların arkasından ilerledik.

İçeriye girdiğimizde kabanlarımızı görevli çocuğa verdik. Doğukan bizim yaşlarımızda bir adamla samimi bir şekilde tokalaştı. Alaz'a dönüp bu kim der gibi kafa sallasam da, o da omuzlarını kaldırıp "Bilmiyorum." dedi. Sonra Doğukan'ın konuştuğu adam bize duvar kenarında dörtlü bir masa gösterdi.

Bize gösterdiği masaya geldiğimizde Doğukan şimdi de birkaç masa ileride, başkaları ile konuşan, o adamı gösterdi. "Atakan, benim liseden arkadaş. Buranın da sahibi. Bu gece hesap benden. Yani daha doğrusu Atakan'dan." 

PSİKOLOG BEYWhere stories live. Discover now