yirmi sekiz'

42.4K 929 230
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳


💧

Koltukta tamamen yerleşip Emre'nin eşyalarını bulmasını, kırışıklıklarına bakıp burun kıvırmasını, sonrasında da tek tek üzerine geçirmesini, bir saniyesini bile kaçırmadan izledim. Gerilen kaslarına hayran hayran bakarken bol gömleğiyle beraber tüm ihtişamını kapattı. Şimdi, gece boyunca gördüğümden çok farklı biri vardı karşımda. Kapalı, açılmayı bekleyen bir kutu.

Açmıştım o kutuyu. İçinden çıkan hediyeyi de çok beğenmiştim.

"Dolabımda..." dedim pantolonunun kemerini takmaya devam ederken. 

"Ne dolabında?"

"İlaçların... Yeni bir paket aldım, ihtiyacın olabilir."

Şaşırdığını hissettim. Eminim ki her önüne gelene verilmeyen ilaçlardı.

"Sen... Nasıl?"

"Eczacıya grup teklif ettim." dememle yüzü buruştu. Ardından yanıma gelip dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktıktan sonra odama girdi.

Telefon çalalı neredeyse kırk beş dakika kadar olmuştu ve sesle beraber Emre de uyanmıştı. Yavaşça beni serbest bırakıp telefonunu bulmuş ve biraz ilerimde konuşmuştu.

Kim olduğunu merak etmiyordum elbette. Birbirimize bu konuda karışabilecek yetkimiz olduğunu da sanmıyordum. Gerçi doğru düzgün iki kelime de etmiyorduk. Genelde bizden çok bedenlerimiz birbiriyle konuşuyordu. 

Bunların hiçbirini umursamadım. 

Telefonla konuşması bittikten sonra gelmiş ve tüm gecenin özrü mahiyetinde benimle birlikte olmuştu. Pelte kıvamına gelen bedenim hala yerimden kalkacak gücü vermiyordu bana. Tek eğlencem benden önce kendini kaybediyor olmasıydı. 

"Teşekkür ederim." demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Şişeden bir hap çıkarıp hızlıca ağzına attı. "Çıkıyorum ben..."

"Görüşürüz."

Gitti. Kapı kapandığında üzerime çöken ağırlıkla uykuma devam etmek istedim ama olmadı. Burası çok rahatsızdı. O, gerçekten nasıl uyumuştu bu koltukta hayret ediyordum. Gerçi onun da içinde hareketlenen bir şey olsa uyuyamazdı eminim ki. 

"Küçük bamya..." 

Yerimden kalktığımda bacaklarım titredi. Zor bela ayakta kalırken birkaç gün evden çıkamayacağıma emin oldum. Sanki yürümüyor, düz duvara tırmanıyordum. 

"Sözünü tuttu... Gerçekten de yürüyemiyorum piçin yüzünden."

Kara zorla odama geçebildiğimde kendimi yatak başlığının sağlam duran tarafına bıraktım. Doğum kontrol hapı almam lazımdı ama onun için tekrar ayağa kalkmaya mecalim yoktu. Çarşafı hızlıca üstüme çektiğimde derin bir uyku uyumayı bekledim çünkü gerçekten de yorgundum.

💧

Çalan telefonumun sesiyle gözlerimi açarken elimi komodinin üstüne attım. Her yer karanlıktı, etraftaki hiçbir şeyi göremiyordum. Yere düşen telefonumu alıp hızlıca yanıtlamamla son zamanlarda hiç sevmediğim o sesi duydum.

"Sevgilim?"

"Sevgilini sikeyim." Mırıldanışımla güldü.

"Hazırlan, seni almaya geliyorum... Bu akşam dışarı çıkacağız..." Uykum yavaş yavaş açılırken yatakta oturur pozisyona geçtim. Hala çırılçıplaktım.

"Kes şunu... Gece konuştuk, başkasından hoş-"

"Umurumda değil..." diye tısladığında sabırlı olmaya çalıştım. "Kimi sevdiğin umurumda değil... Sadece benim yanımda duracaksın..."

"Öyle mi? Oysa gece buradaydı... Her saniye-"

"Allah'ın cezası..." Hafifçe gülüşümle daha da çileden çıktığını hissettim. "Bu akşam sana evlenme teklifi edeceğim... Ve sen de kabul edeceksin."

"Şaka?" deyip komik bir şeymiş gibi daha çok güldüm... "Emredersin paşam... Başka bir isteğin var mı?"

"Yoksa onu öldürtürüm Ahu... Çalıştığı iş yerinden attırırım... Öfke kontrolünü sağlayamayan bir manyak olduğu gerekçesiyle akıl hastanesine bile aldırırım."

"Sen aldır, ben de çıkartırım... Tek güçlü kendin mi sanıyorsun lan sen?" dedim öfkeyle. Kendisi üç kuruş kazanamayan götün tekiydi, helaliyle çalışan birinin hakkına giriyordu.

"Emre değil mi? Ona aşık oldun değil mi amına koyayım?"

"Akşam kavga ettiğinize göre kime aşık olmuş olabilirim?" Verdiği sesli nefesle hoparlör cızırdadı. "Söylemedi mi sana?"

"Onunla da oyun oynuyorsun... Bunu fark ettiğinde gidecek Ahu..."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Videolarını ona gösteririm." demesiyle omurgam dikleşti. "İnsanların seni nasıl kullandığını, layık olduğun şeyi... Mide bulandırıcı bedenini gösteririm. Sence devam eder mi buna? Sırf birilerinin altına yatmak için çabalayan kızla kendini kirletir mi sanıyorsun sen?"

"Kimseye zorla bir şey yapmadım..." dedim yutkunarak. 

"Zorla bir şey yaptın demiyorum... Senden iğrense yeter bana ve emin ol bunun için elimde çok koz var..." dengesiz sesiyle kendimi daha da kötü hissettim. "Seni böyleyken kabul edecek tek kişi var... Unutma! Bedenin kirli, ruhun berbat... Masum olduğunu sanarak başkalarıyla hayaller kurma. Emre seninle ilgilenecek mi sanıyorsun? Merve, peşinde dolanıyor... Birbirlerine nasıl bakıyorlar farkındasın değil mi? Onları kıskandığın için aralarını bozmaya çalışıyorsun..."

"Sus." Her kelimesiyle ellerim titriyor, yanaklarımdan aşağı damlalar süzülüyordu.

"Sen iyi olan hiçbir şeyi istemezsin... Merve'nin sevilişini kıskandın... Bedenini kullanarak da Emre'yi kendine çekmeyi istiyorsun... Söylesene dokunmayan kaldı mı?"

Zor bela telefonu kapattığımda krize girmiş gibi ağlamaya başladım. Bedenim titriyor, kendimi iyi hissetmiyordum. 

Haklıydı. Benim ona bulaşmaya hakkım yoktu. Uzak durmalıydım. Emre'nin yanında durabilecek kadar temiz değildim.

Yine de...

Telefonumu elime aldım ve herkesin gerçek bildiği, üvey babamı aradım.

💧

Sizce Ahu Görkem'in yanında durmaya devam edecek mi?

Emre'yle arasına mesafe koyar mı?

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin