altmış dokuz'

25.1K 1K 212
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

💧

Serkan kapının önünde beklemeye devam ederken Emre bir anda beni altına alıp boynuma dudaklarını bastırdı.

"Değilim, müsait değilim." dedim zor çıkarabildiğim bir sesle. Elim ait olduğu yere, Emre'nin ensesini tutundu ve daha fazla temas etmesi için boynuma doğru bastırdım. "Duşa girecektim. Bir şey mi oldu Serkan?"

Emre çıplak vücuduma dudaklarını sürterek çok da yavaş olmayan bir şekilde aşağı kaydı. Bacaklarımı onun için araladığımda çarşafın altından ona baktım. Şu an o kadar dayanılmaz görünüyordu ki... Bir an önce üstüme tırmanıp saatlerce benimle olsun istiyordum. 

"Birkaç şey konuşacaktım. Duşuna gir çık, aşağıda bekliyorum seni."

"Acele mi?" Kırmızı dudaklar tam kadınlığımın üzerine dokunduğunda belim havalanacak gibi oldu. Dişlerimi dudağıma geçirip derinlerimden gelecek olan inlemeyi önledim. Ağzının sıcak ıslaklığını etrafa yaymaya başladı. 

"Acele değil, aşağıdayım." Ses gittikçe uzaklaşırken Emre ağır ağır bacak aramı ele geçirmeye başladı. Çarşafı avuç içimde toplayıp sıkarken bacaklarımı tutup daha çok ikiye ayırdı. Şu an görüş açımda o yoktu. Aşağılarda bir yerdeydi.

"Evet... Evet..." Dudaklarımdan kaçan iniltiler dur durak bilmezken Emre, alt dudağını boşluğa yerleşti. Sanki beni öpermiş gibi kadınlığımla öpüşmeye başladı. "Ah!"

Hislerimle her saniye zevkin en doruk noktasına tırmanırken dayanamıyormuş gibi elimi çarşafın altına sokup başını daha çok kendime bastırdım. Verdiği ılık nefes kasıklarımda dağıldı.

"Bayılıyorum sana." dedi boğuk sesi. "Seni gördükçe kendimden geçiyorum."

"Devam et, sonra konuşursun."

Memnuniyetle karşıladı. Dilini hızlı hızlı içime sokup çıkartırken göğsümde patlayacak bomba var gibiydi. Biraz sakinleşip ufak ufak öpmeye başladı bu sefer. Düzensiz hareketleriyle boşalamadığım gibi sinir, yavaş yavaş beynimde toplanmaya başlamıştı. Son bir öpücük bırakıp geri çekildi. 

"Hayır..." dedim hayal kırıklığıyla. Yanıma doğru kendini attığında öfkeyle suratına baktım. Tam çıkışacaktım ki dudaklarını dudaklarıma yaslayıp nazikçe öptü.

Geri çekildiğinde bakışlarımdaki aşkı fark etmesi zor değildi. İşaret ve orta parmağını öylesine dudaklarımda gezdirdi.

"Yala."

Parmakları ağzıma kaydığında beni kolunun üstüne doğru çekti. Büyük bedeninin yanında ufacık kaldım.

"Daha çok yala."

Parmaklarını içime çekercesine emerken dudakları güzel bir gülümsemeyle şekillendi. Gözlerimi yumup parmaklarının yerine başka hayaller kurdum.

"Ne düşündüğünü anlayabiliyorum." dedi hafif muzip bir sesle. Parmaklarını ağzımdan çıkartıp kasıklarıma doğru götürdü. "Şimdi çok bağırma tamam mı? Yakalanmak istemeyiz..."

"Seninki dışında beni kimse bağırtamaz, parmakların bile..."

Dişlerini birbirine bastırıp yanıt vermedi. Parmakları kadınlığımı aralarken beni daha çok kendine çekti. Ardından iki parmağını da hiç alıştırmadan içime soktu.

"Evet, uslu kız... Güzel mi böyle?" dedi değişen sesiyle. Şu an gözümde öyle farklı gözüküyordu ki sanki kazadan önceki o yoğun gecelerden birindeydik. Birbirimizin duygularını önemsemeden sertçe sevişecek ve gün sonunda yine birbirimizin koynunda uyuyakalacaktık.

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin