elli iki'

30.4K 982 100
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

Yorumcukları göreyim 😳

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💧

Bir aptal gibi yerimde durmayı kesip hızlıca yanlarına koşturdum. Emre gerçekten kafayı yemiş gibi davranıyordu. Bir anda Furkan'ı bırakırken aramızda sadece birkaç adımlık mesafe kalmıştı. Çocuk daha öksüremeden Emre yumruğunu havaya kaldırdı.

"Hayır!" dedim bağırarak. "Hayır Emre."

Bileğini tutup ona baktım. Yüksek gürültülü öksürük sesi etrafta yankılanmaya başlamıştı ama ondan önce Emre'yi durgunlaştırmak lazımdı.

"Sana neler söylediğini duydun mu?" Bileğini benden kurtarıp tekrar ona yönelecekti ki bu sefer önüne geçip göğsüne elime yasladım. "Ahu çekil önümden."

"Duydum ve inan onun ne söylediği umurumda değil."

"Söyleyemez." dedi dişlerinin arasından.

"Kardeşinin sevgilisini altına alıyorsun, bir de şimdi adamlık mı yapacaksın?"

Furkan'ın kısık sesini duymamızla benim Emre'yi zapt etmeye çalıştığım ufacık güç de heba oldu. Beni arkasında bırakıp Furkan'ın yüzüne bir yumruk geçirdi. Sonra bir tane daha... Bir tane daha...

Donup kalmıştım resmen ve bir an önce onu buradan alıp gitmem lazımdı. Kontrolünü ayarlayamadığı gibi öyle çevikti ki... An içinde Furkan'ı un ufak edebilirdi.

Emre'yi kolundan tutup tüm gücümle geriye doğru asıldım. Normal bir kız belki onları ayıramazdı ama bir zamanlar aldığım tekvando dersi tam olarak şu an işime yaramıştı.

Emre birkaç adım geriler gerilemez gücümü arttırıp duvara doğru savurdum. Tek kelime etmesine izin vermeden dudaklarının üzerine dudaklarımı yasladım. Tüm açlığım ve onu sakinleştirme ihtiyacımla hassas dokusunu dudaklarıma kıstırdım. Yaşadığı şaşkınlık olmalıydı ki tepki veremedi. Tek başıma onu öpmeye çalıştım. Sanki karşılık veriyormuşçasına, o da beni deli gibi öpüyormuşçasına dudaklarını emmeye başladım.

"Ihm..."

Öfkesinden olacak ki ıslaklığı bile alev alev yanıyordu. Dişlerimle alt dudağını çekeleyip ardından ufak bir buse kondurdum.

Yavaşça ondan ayrıldığımda gözleri kapanmıştı. Alnımı alnına bastırıp "İyi misin?" diye sordum. Uzamış sakallarını avucumla okşarken "Gidelim, seni götüreyim." diye mırıldandım.

İtiraz etmedi. Furkan'ı orada öylece bırakıp arka taraftan otoparka ulaşabileceğimiz yola çıktık. Emre'nin başının belaya bulaşmasını istemesem de sanırım bugün gerçekten tam tersi olmuştu. Furkan denilen kişi karşılık vermeden durabilir miydi, bilmiyordum.

Beraber arabama atlayıp evimin yolunu tuttum. Yol boyunca ne ondan ne de benden ses çıktı. Yaşadığı öfke krizi sonrası böyle bir dinginliğin olabileceğini normal karşılıyordum. Yani öyle olmalıydı. Bazen ben de sinirden kuduruyor sonra hiçbir şey olmamış gibi sakinleşerek komedi filmi izliyordum.

Kaldığım eve geldiğimizde arabamı park edip asansöre doğru ilerledik. Yukarıya çıkmamız beş dakika kadar sürdü. Tam asansör kabini ikiye ayrılarak açılmıştı ki Emre'nin boğuk sesini duydum.

"Korktun mu?"

"Ne?"

"O olaydan... Yani az önceki... Korktun mu? Seni korkuttum mu?"

"Çok az." dedim kapıyı açarken. İçeri girmemizle sırtım bir anda duvara çarptı. "Ne oldu?"

"Sana farklı gözle bakanları lime lime etmek istiyorum." dedi tıslayarak. "Ahu... Sana benden başka bakanı..."

"Bunları önleyemeyiz, sakin olur musun? Allah aşkına ben de gidip Merve'yi parçalayayım o zaman." Gözlerimi devirişimle ne zaman belime yerleşmiş olduğunu anlamadığım eli yavaşça kazağımın içine sızdı. Tenimle temas eden teni, ihtiyaçla ona bakmama sebep oldu. "İlacını almadın mı?"

"Tam alacaktım..." Dudakları yanağıma değdiğinde elimi ensesine atıp onu kendime doğru çektim. "Sonra sen geldin."

Kulağımın altındaki ince deriyi öptü.

"Burası da benim ilacım olabilir." Dudakları çene hizam boyunca kayıp ıslak bir yol çizdi. Alt dudağıma sürtündü. "Burası da..."

Belimdeki eli yukarı doğru ilerleyip sol göğsümü avucunun içine aldı. Hazla inlerken kasıklarıma doğru kendini bastırmaya başladı. Şişen kabarıklığı şimdiden hazır olduğunu söylüyordu.

"Senin her noktan benim ilacım olabilir."

"Öyle mi?" Ellerimi aramıza sokup pantolonunun üstünden aletini usul usul okşadım. "Hediyemi açabilir miyim?" Elime doğru kendini bastırdığında gülümsedim. "Bu sanırım evet oluyor."

Düğmesini açtım ve elimi sıkı baksırının içine soktum. Hissettiğim kadifemsi dokunun sıcaklığıyla güçlü bir şekilde inledim. Onu hissetmeyi seviyordum. Mavi gözlerinin koyulaşarak yüzüme bakmasını, dağınık saçlarının terden alnına yapışmasını, dolgun dudaklarının aralı kalmasını seviyordum.

Heyecanla ona iyice yaklaşıp ayaklarımın ucunda yükseldikten sonra hareket eden adem elmasına küçük bir öpücük kondurdum.

"Beni çok mu kıskanmış küçük bamyam?"

"Ahu!"

Aletini aşağı yukarı okşamaya başladığımda o da avucundaki göğsümü yoğuruyordu. Ucundan akan sıvıyı hafifçe çevresine yaymamla Emre bileğimden tutup geriye çekildi. Elim aletinden ayrıldığında dudaklarımı bükerek ona baktım.

"Soyun." Ani değişimiyle bir anlık bocalasam da üstümdeki kazağı çabucak çıkarttım. Sutyenime yöneleceğim sırada cıklayarak buna izin vermedi. "İç çamaşırların dursun."

Pantolonumu da çıkarmak için yere doğru eğilmiştim ki ensemden tuttu. Başımı ona bile kaldırmama izin vermedi, direkt şişkinliğiyle bakışıyordum şu an.

"Hediyeni tatmak ister misin?"

Pantolonum yarısına kadar inik bir şekilde dururken kalçam soğuk duvara değiyordu.

"İsterim."

Cıklayıp onaylamaz sesler çıkardı. Ensemden sıkıca tutup yönümü değiştirtti. Artık kalçam ona dönük, yüzüm duvara dayalıydı.

Kalçamı usul usul okşayıp sert bir şaplak attı. "Kırmızı ne kadar da yakışıyor miniğine." Bunu iç çamaşırım için mi söyledi yoksa tenim için mi bilemedim. "Bir gün pembe de deneyelim."

"Emre!"

Eli ensemde dururken kadınlığımın kenarında parmaklarını hissettim. Yavaş yavaş okşarken "Bu da bir tanışma." dedi kendi kendine.

Külotumu kenara çekip ucunu girişime dayadı.

"Söyle Ahu!" dedi erkeksi bir tınıyla. "Söylemezsen böyle kalırsın."

"Emre..." dedim inleyerek.

"İsmimi değil." Birazcık daha içime girdiğinde kalçamı ona doğru itmeye çalıştım. Hareketlerimi öyle çok kısıtlıyordu ki acıyla zevk arasında yuvarlanıp duruyordum. "Okulda söylediğini... Sev... Sevgi-"

💧

Ertesi gün hapınızı unutmayın vallahi bazı okurlar unutmanızı istiyor, bir şey olursa ben karışmam :/

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin