Bölüm 2: UĞURSUZ BİR ŞEY

1.3K 87 52
                                    




Aslında ikinci bölümle araya bu kadar gün koymak istememiştim ama içime sinene kadar dönüp dönüp tekrar okudum. Hikayemizin gittiği yön ufaktan belli oluyor artık. Umarım bu yönü seversiniz. İyi okumalar :)

Bu arada beni twitterdan takip etmek isteyenler için hesabımı bırakıyorum herkesi beklerim :
@prongs12

------------------------------------------

'Her zaman sonuca varmak gibi bir alışkanlığınız mı var yoksa bu bize karşı geliştirdiğiniz bir savunma mekanizması mı?' yüzü hala donuktu.

'Sonuç derken? Neden buraya geldiğiniz yeterince açık değil mi? Özrünüzü dileyip teklifinizi bana kabul ettirmeye çalışacaksınız.'

Alex Hamilton'ın yüzünde gördüğüm ilk mimik kırıntısı bu ana denk geliyordu. Kısa bir kahkaha attıktan sonra öne doğru eğildi. Buz. Gözlerine baktığımda aklıma gelen ilk kelime bu. Hem de böyle Titanic'i batıracak cinsten bir buz. Soğuk, katı ve kırılmaz. İşte Alex Hamilton'ın göz rengi bunlardan oluşuyordu. 'Teklifimi daha duymadınız.'

Sırtımı koltuğun arkasına daha da yaslama isteğine karşı koyarak olduğum yerde dikleştim 'Sizinle çalışmamı sağlayacak bir para miktarı yok Bay Hamilton.'

'Peki ya çalışmamanızı sağlayacak?' yüzündeki gülümseme tehlikeli diye betimleyeceğim cinstendi.

'Efendim?'

'Alanınızın en iyisi olduğunuzu söylerken yalan söylemiyordum. Eğer Knights bir parfüm çıkaracaksa bunu kesinlikle sizle yapmalı. Ama kendi markam adına bunun doğru zaman olduğunu sanmıyorum. İtalya'dan döndüğümden beri bu şirkette yoluna koymaya çalıştığım şeyler var ve bunların daha yarısını yapabildim. Atılacak bu adımın almamamız gereken bir risk olduğunu düşünüyorum.'

'Peki benden ne istiyorsunuz?'

'Ortaklarıma sizle uzlaşmaya geldiğimi ama bunu kabul etmediğinizi söyleyeceğim. Anladığım kadarıyla siz de bu iş birliği konusunda benim gibi hissediyorsunuz. Bu yüzden sizde benden nefret ettiğinizi benimle iş yapmaktansa şeytanla anlaşacağınızı söyleyebilirsiniz. İkimizin de hesap vermesi gereken insanlar olduğunu biliyorum Bayan Johnson.' Benim gibi onun da bu iş birliğinden kaçmasına şaşırmıştım ama ona belli etmemeye çalıştım.

'İnanın bana bunları söylemek hiç zor olmayacak.'

'O zaman yerine getirilmeyen bu iş birliğinin şerefine.' Viskisini bana doğru uzattı. İçindeki buzlar küçülmüş iyice yüzeye çıkmıştı.

Bardağımı ona doğru uzattım 'Hiç yapılmayacak bir kokuya.'

Bardağı dudaklarına değdirmeden önce durdu. Tek kaşını kaldırarak bana baktı 'Belki ileride.'

'Çok ileride.' Güldü. Bu seferkinin yüzünden silinmesi daha uzun sürdü.

'Şuna bakın. O dudaklar gülümseye de biliyormuş.' Söylediğine şaşırdım. Onu incelemekten kendi mimiklerime dikkat edememiştim.

Karşılık vermemi beklemeden ayağa kalktı hızlıca ceketinin düğmesini ilikledi 'Teşekkürler Bayan Johnson.' Elimi sıkışında bir şeyler değişmişti. Yine aynı kararlılıktaydı ama... daha dostane gibiydi. Ya da bu benim hayal ürünümdü.

'Eğer ofisinizde biraz daha kalmayı planlamıyorsanız size çıkışa kadar eşlik edeyim.' Onu reddetmeyi düşündüm ama bunu yapmamı gerektirecek bir sebep yoktu. Hem artık ortada bir iş ortaklığı olmadığı için onu bir daha görmek zorunda bile kalmayacaktım. Çantamı ve ceketimi alırken beni ayakta bekledi.

LAVANTA (TAMAMLANDI)Onde histórias criam vida. Descubra agora