Bölüm 33: GEÇMİŞİN HESABI

388 44 19
                                    

Selam😇
Bir pazar daha karşınızdayız✌🏾
Bu bölümü bırakmadan önce ufak bi duyuru yapmak istiyorum. Artık son düzlükte olduğumuzu siz de tahmin etmişsinizdir. Bu yüzden uzatmamak adına 35-36 gibi Lavanta'ya veda etmeyi planlıyorum. Aklınızda hiçbir soru işareti kalmamasına özen göstererek finali yapacağız. Duygusallaşmamı son bölüme saklamak istiyor bu yüzden de lafı daha fazla uzatmıyorum🥺

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın ⚔️✨

Keyifli okumalar 💛

————————————-

ALEX

O kollarımın arasındayken her şeyin bittiği hissine çok yakındım ancak odamızın önünden gelen sesler 'Daha bitmedi.' Dercesine yükseliyordu. İstemeye istemeye kollarımı ondan çözüp alnına bir öpücük kondurdum.

'Burada kal.' Mia'ya odada kalmasını söyleyip bir eşofman altı giydim.

Kapıya doğru yürüdükçe güvenliklerin 'Buraya çıkamazsınız.' Diye bağırmalarını daha net duyuyordum. Gazeteciler mi yoksa meraklı bir hayran mı olduğunu anlayamadan kapıyı açtım.

'Mia.'

Güvenliğin arasından uzanan kafayı gördüm. 'James.' Sesimi duyunca güvenlikler geri çekildi. 'Efendim kendisini durdurmaya çalıştık ama...'

Her zamanki şıklığının aksine üstünde bir kot ve beyaz bir tişört vardı gri teller düşmüş saçları şekilsizdi.

'Onu görmeme engel olamazsın.' Öfkeden yüzü kıpkırmızı olmuştu.

'Bugün değil...' onu göndermeye hazırlanırken arkamdan Mia'nın kısık sesi geldi. 'Adrian.' Gözlerimi kapadım bugün bununla uğraşmasını istemiyordum.

Tekrar adını söyleyip içeri girmek için hamle yapınca güvenlikler önüne set oldu. Mia'ya döndüm, üzerine benim tişörtlerimden birini giymişti, tişörtün etekleri uyluklarının ortasına kadar anca geliyordu. 'Gardiyanlarına söyle de geçmeme izin versinler.'

Onlara çekilmelerini söyleyecektim ki Mia'nın sesi beni durdurdu. 'Ne işin var burada?' buz gibi bir tonda sormuştu.

Yüzünde kocaman bir kırgınlık vardı. 'O ne demek Mia? Röportajını gördüm. Bana nasıl söylemezsin? Bunca yıl bunu benden nasıl gizlersin?' gerçekten şu an düşündüğü tek şey bunu ondan saklaması mıydı?

Mia öfkeyle çenesini kaldırdı. 'Peki senin benden sakladıkların ne olacak?'

'Niye böyle saldırgan davranıyorsun? Anlamıyorum.' Her ne kadar istemesem de Adrian'ı içeri aldım. Çünkü Mia bu konuşmayı kapıda yapmak istememişti. Her ihtimale karşı güvenliklere tetikte olmalarını söyledim Mia'nın söylediklerinden sonra James'in kolayca gideceğini sanmıyordum.

              İçeri girer girmez hızla Mia'ya koşmuş onu kollarının arasına almıştı. Bundan hoşlanmamıştım, onun Mia'ya dokunmasından her zaman nefret ediyordum. Toplantılarda eline dokunan eli beni gördüğü halde görmemezlikten gelip onu kendine doğru çekişi beni hep rahatsız etmişti. Mia'nın ona karşı bir şey hissetmediğini, geçmişte ve gelecekte aralarında bir şey olmadığını, olmayacağını biliyordum ama James aynı güveni bana vermiyordu. Mia onun sarılışına karşılık vermemiş hatta onu yavaşça itmişti.

'Bana neden söylemedin? En azından röportajı vereceğin zaman söyleseydin? O ettiğimiz saçma kavga yüzündense, her zaman yanında olacağımı bilmen gerekirdi.' Onun elini tutmuş bırakmıyordu. 'Tanrım seni o halde görmek. Ağzından çıkanların hiçbirinden haberimin olmaması.' Tekrar ona sarıldı. Samimiyetine inansam gerçekten endişelendiğini düşünebilirdim. 'Neler yaşamışsın? Bunca yıl...' Mia ondan ve ahtopot gibi onu saran kollarından uzaklaşıp kanepeye oturdu.

LAVANTA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now