Bölüm 28: DÜZ KALDIRIMLAR

424 43 33
                                    

İyi Bayramlarrrrr 🍭🍬🍭🍬
Size bayram şekeri gibi bölüm bıraktım, demek isterdim ama diyemem🙊
O yüzden şekerinizi çikolatanızı yanınıza alın, arada yersiniz iyi olur 🙈 (ufak bi tavsiye sadece)

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın ⚔️💫✨

Keyifli okumalar 💛

————————————————

ALEX

Bütün yemek boyunca Mia'nın bugün olanları anlatmasını bekledim ama yapmadı. Konuşmak istemediği her ne ise onu derinden yaraladığı belli oluyordu. Konuşmadığı zamanlar da kaşlarını istemsizce çatık tutuyor, dudakları geriliyordu. Onunla ilk tanıştığımız zamanlarda bu hali daha belirgindi, beraber zaman geçirdikçe bu mimiklerin azaldığını fark etmiştim.

'Hala konuşmak istemiyor musun?' yemeğimizi bitirmiş şaraplarımızın son yudumlarını alıyorduk.

'Nereden başlasam?' dedi ama içtiği şarabın etkisi yüzünden cümlesinin sonunu çok hafifçe uzatmıştı.

'Kolay gelen yerden başla.'

Yanaklarını şişirerek sıkıntılı olduğu her halinden olan bir nefes verdi. 'Jonathan birilerinin hisselerimizi topladığından düşünüyor.'

Dikkatimi daha iyi verebilmek için masanın üzerinden ona uzandım. 'Nasıl yani?'

'Daha kesin bir şey yok elimizde ama hisselerimizi alan şirketlerin bir şekilde birbiri ile bağlantılı olduğunu düşünüyor. Hesapların değiştiği ülkelerle ile ilgili birkaç belge var elinde.'

'Mia bu... ciddi bir şey. Birkaç hafta önce bizim küçük hissedarlar hisselerini satıyorlardı, fark etmesek bizim için çok kötü olabilirdi.' Emily, Bryan ve şaşırtıcı bir şekilde Nick'in yardımıyla bu krizin önüne geçmiştik. Hatta ben Artemis ve Orion ile meşgul olduğum için bununla daha çok üçü uğraşmıştı.

'Naptınız peki?'

'Erken uyanmamız bizim için avantaj olsa da satılanları geri döndüremedik. Şimdi her zamankinde daha dikkatliyiz. Lansmandan sonra işler biraz daha iyiye gitti de biraz rahat nefes alabildik.'

İşaret ve orta parmapıyla kadehinin altını bir ileri bir geri götürüp getiriyordu. 'Sürekli böyle diken üstünde yaşamaktan nefret ediyorum. Sırtımı rahatça bir yere yaslayamamak adım atarken sürekli kurulan tuzakları düşünmek...' Dedi, gözlerine bakınca eski zaman savaşçısı gibi parlıyordu.

'Ne yapmayı düşünüyorsun?'

'Jonathan bunu biraz daha araştırmak için bir hafta süre istedi. Sonrasına bakacağız.'

'Diğerleri ne diyor?'

'Kimse bilmiyor. Yalnızca ikimiz.'

Kadehle oynayan parmaklarına o kadar dikkatli bakıyordu ki ona bakışımı fark etmedi. 'Adrian?'

Adını duyması ile beraber gözlerine yaşların dolması bir oldu. Sandalyemi yuvarlak masada ona doğru biraz daha yaklaştırdım. 'Şşşt.' Gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca onu kendime doğru çektim. 'Noldu?'

İç çektik. 'Bugün kavga ettik.'

'Jonathan'ın öğrendikleri yüzünden mi?' akan makyajını kucağındaki peçetenin ucu ile silmeye çalışırken bir yandan da ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Hayır anlamında kafasını salladı.

LAVANTA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now