Giriş

11.5K 254 13
                                    

...
Genç adam asansörün içerisinde durumu nasıl izah edeceğini düşünüyordu. Heyecanlıydı, korkuyordu ama aynı zamanda bir o kadar mutluydu.

Asansör ekranına baktı. O kadar hızlı çıkıyordu ki yukarıya telaştan kalbi duracaktı.

65
66
67

Ve...

68

Asansör kapısı yavaşça açıldı. Patronun olduğu kat sadece ona aitti.  Kat tenhaydı, kimse yoktu.

Nefesini ağzından dışarı vererek birkaç saniye sakinleşmeye çalıştı.
Yavaşça kafasını çevirip Ayşegül'ün boş masasına baktı. Patronun odasında olması gerekiyordu, ya orada değilse diye düşününce başına stresten ağrı girdi.

Titreyen adımlarla patronun odasına doğru ilerlemeye başladı. Kapıyı tıklatacaktı ki içeriden gelen şen kahkaha sesiyle eli havada kısa bir an durdu. Gülen kişi bir kadındı.

Büyük ihtimalle patronun karısı Derya Hanım.

Yavaşça yumrukladı kapıyı. Sonrasında o kuvvetli sesi duydu. "Gir!"diye bağırmıştı patronu.
Yavaşça girdi. Gıcırdayarak açılan kapı ardından önce kafasını çıkardı sonra koca cüssesini gösterdi.

Patronu kahkaha sesleri gelen bir odaya göre fazla bıkkın ve mutsuz duruyordu.

"Ne oldu?"diye sordu patron kaşları çatıkken.
"Mühim bir mevzu."dedi genç adam. Yengeye bakarak başıyla selam verdi. Yenge umursamadı. Göz devirdi ve telefonuna sırıtarak bakmaya başladı.

Genç adam tereddüt etti. Yengenin burada olması hiç iyi değildi. Sorun çıkmasını istemiyordu.

"Patron,"dedi yutkunarak.
"Söyle?"
Emir sertti.

"Uyandı."
Patronun karanlık yüzü birden güneş gibi parladı. Ruh halindeki ani değişim Derya'nın da dikkatini çekmiş alttan alttan, merakla kocasına bakmaya başladı.
Ateş heyecanlandı. Gözleri doldu belki de ilk defa.
"Emin misin?"dedi patlamaya hazır sevincini saklamaya çalışırken. Boğazını temizledi ve sesindeki heyecanı bastırıp tekrar sordu. "Gerçekten uyanmış mı?"

Genç adam kafasını usulca aşağı yukarı salladı.
Derya,"Ne uyandı? Ne oluyor Ateş?"diye sordu çatık kaşlarla ama ikisi de onu umursamadı. Kafası karışık ve aşırı merakla olduğu yerde taş kesti. Ateş'in değişen ruh hali onun da ilgisini çekmiş ve her ne onu bu kadar heyecanlandırdıysa kıskançlık hissetmeye başlamıştı.

Ateş aniden ayağa fırladı. "Arabamı hazırlattın mı?"diye sordu takım elbisesinin ceketini alıp üstüne geçirirken.

"Her şey hazır patron."dedi genç adam.
Derya olanlara anlam yükleyemiyor merakla sorup durmaya devam ediyordu.
Tüm soruları cevapsız kaldı.

"Derya'yı annesinin evine götür."dedi genç adama kısa bir an bakarak.

Cengiz ağzında saklı tuttuğu baklayı odadan çıktıklarında,
"Patron bir dur."diye söylemeye hazırlandı.
"Ağabeyi yanında. Babası, annesi, ablaları. Herkes başında Çağla'nın. Onlar olduğu için-"

Ateş öfkeyle asansörün önünde durup,"Ne yapayım onları?"diye sordu. "Onlar var diye görmeye gitmeyeyim mi? İki buçuk yıldır beklediğim gözlere bakmayayım mı?"

"Patron, biliyorsun. Ağabeyi seni-"

"Umrumda değil Cengiz. O siktiğimin heriflerini cehenneme yollamıyorsam sebebi Çağla'yı düşünüyor olmam. Ben üç yıldır beklediğim aşkı bulmuşken kimse, hiçbir şey onu görmemi engelleyemez!"

"Patron-"

"Kes."

**

"Ulan bu orospu çocuğu ne hakla buraya geliyor!?"

Ağabeyi Erhan'ın bağırışı tüm hastane koridorunda yankılandı. Çiğdem,"Sus!"diye kısık sesle çıkıştı. "Duyarsa-"

"Duyarsa duysun!"

Çiğdem yalvarırcasına
"Ağabey, lütfen sus! Hem Çağla'nın durumunu biliyorsun. Onu hatırlamıyor bile. Emin ol bu yetecektir, sen tepki verme!" Dedi.

"Çağla şu an sonra dört yılı hatırlamıyor belki evet ama doktorun dediğini unuttun her halde. Her an hatırlayabilir! Hatırladığında hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamayacak. Ya bu onda daha büyük bir travmaya dönerse!"

Çiğdem tam bir şey diyecekti ki koridorun sonunda gördüğü Cengiz ve Ateş ile söylemedi ve ayağa kalkıp,"Geldi."diye fısıldadı.

Erhan nefretle o yöne döndü. Ateş'in yüzündeki aptal gülümseme sinirlerini bozdu fakat kavga çıkarmadı. Sakince çekti gitti.
Ateş odaya doğru hızla girerken Çağla'nın odada tek ve uyuyor görünce şaşırdı.
Nasıl olmuştu da kızı tek bırakmışlardı?

Çağla.

Yegane sevgilisi, hayatında ilk defa hissettiği güçlü duyguların tek sahibi.

Ayrı geçen iki buçuk yıl, değişen milyonlarca şey...

Sadece iki şey değişmemişti. O ve ona olan aşkı.

Derin bir nefes aldı. O kadar mutluydu ki şu an da ne yapmalı ne düşünmeli bilmiyordu.

Ufak bir tebessüm etti.

Kalbi o kadar kuvvetli atıyordu ki...

"Çağla,"diye seslendi ilk önce. Sesi titredi, nefesi kesildi.

Yavaşça ona doğru yürümeye başladı.

HepWhere stories live. Discover now