10

2.9K 100 0
                                    

Ateş kendisine ait özel uçağında yolculuk yaparlarken sıkıntıyla iç çekti. Çağla arabadan indiklerinden beri kendisiyle konuşmuyordu ve genç adam artık çok bunalmış, yorulmuştu.
Bu saatten sonra sadece bekleyecekti.
Genç kızın gitmesine izin vermeyecekti belki ama zorla yanına çekmeyecekti. Bir sonraki adımı Çağla atmalıydı.

Çağla sıkıntıyla iç çekerek önünde oturmuş camdan gökyüzüne bakan adamın omzuna dokundu.
Ateş irkildi ancak nefesini sabit tutup kıza yavaşça döndü.
"Efendim?"dedi. Sesi mesafeliydi.

"Telefonunu alabilir miyim?"diye sordu genç kız.

Kaşlarını çattı Ateş. "Sebep?"

Çağla dudak büzdü. "Üç buçuk saattir uçuyoruz, canım çok sıkıldı."

Ateş kızın bu yüz ifadesini ısırmak istese de soğuk bir şekilde,"Ne yapacaksın telefonumla?"diye sordu.

"Bilmiyorum, müzik filan-"

Sözünü kesti kadının. "Telefonumda müzik yok."

Genç kız sıkıntıyla iç çekerek,"Oyun?"diye sordu.

Ateş kafasını iki yana salladı. "O da yok. Kafanı koy, uyu."dedi kıza emir verir gibi.

Çağla gözlerini kısarak kollarını göğsünde kavuşturdu.

Koltuğuna yaslanarak kısık sesle söylenmeye başladı. "Ne yapacaksın telefonumlaymış. Başka karın var mı diye bakacağım. Öküz."

Ateş önüne döndü ve arkasında kendi kendine mırıldanan kadını dinleyerek gülümsedi. Hosteslerden birini çağırıp eğilmesini işaret etti. Genç kızın kulağına,"Çağla'ya yiyecek bir şeyler getir."diye fısıldayınca kadın,"Siz bir şey ister misiniz efendim?"diye sordu.

Kaşlarını bir kere havaya kaldırarak eliyle gitmesini işaret etti.

Biraz sonra Çağla'ya gelen hafif yemeklerle Çağla iç çekti. Genç kız ne zaman adana kebap yiyeceğini merak ederken önüne sürekli olarak sebze geliyordu.
"Ya Ateş."dedi acıyla. Ateş arkasını dönmeden önce gülümsedi sonra derin bir nefes alarak yüzünü tekrar ifadesiz hale getirip ayağa kalktı.

"Buyrun Çağla Hanım?"

"Ben bunları yemek istemiyorum."dedi kız önündeki tekerlekli tepsideki yemekleri göstererek. "Ben brokoli yiyemiyorum. Sevmiyorum, kendime geldiğimden beri sürekli olarak sağlıklı şeyler yiyemem ki. Ne zaman et kemireceğim?"

Ateş kafasını iki yana sallayarak,"Yemek zorundasın. Doktorun verdiği liste bu."dedi.

Çağla ağlamaklı yüz ifadesiyle adama baktı. "Hay ben o doktorun ağzına tüküreyim."

Ateş dudaklarını birbirine bastırarak gülümsemesini tekrardan engelledi.
"Bunları yedikten sonrabda ilacını içeceksin."dedi ve ceketini çıkararak yandaki koltuğa attı.

Çağla seslice ofladı. Tabağına yavaşça uzanarak yemeye başladığında Ateş yerine geçerek oturdu.

Biraz sonra,"Yedim."diye mırıldanan kadını göğsüne bastırmak, sarıp sarmalamak istese de ona bakmadı. Tekrar hostesi çağırdı ve tabakları almasını işaret etti. Hostes gelirken elinde Çağla'nın ilaçları ve bir bardak su vardı.
Çağla ilaçları alıp hızla içtiğinde giden hostesin kolunu bir an tutup kendisine doğru çekti. "Çikolatanız var mı?"diye sordu fısıltıyla.

Ateş sessizce güldü. Her şeyi duyuyordu ancak sanırım Çağla kendisini çok gizli sanıyordu.

Hostes kafasını salladı. "Getiriyorum, efendim."dedi ve gülümseyerek boş tabağı, tepsiyi alıp sürüklemeye başladı.
Çağla bozuk moralini çikolatayla biraz olsun düzeltecekti. Az sonra koşar adım gelen hostesin elinde birkaç gofret getirdiğini gören Ateş,"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"diye kaşlarını çatarak sordu. Sesi azarlar gibiydi.
Hostes,"Efendim Çağla Hanım benden tatlı isteyince getirdim."diye korkuyla cevap verdiğinde Ateş elini açıp,"Ver onları bana."dedi.

HepΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα