7

2.7K 116 3
                                    

İki yıl önce New York, Amerika

"Seni dinliyorum,"

Ateş Çağla'ya kaşlarını çatarak,"İmzala şunu."diyerek elindeki dosyayı attı. "Hayır."dedi Çağa kesinlikle korkmadan. Attığı dosyayı yakalamak için elini bile kıpırdatmamıştı. "İmzalayacaksın, Çağla."diye sinirle ayağa kalktı Ateş. "Neden bu kadar direttiğini anlamıyorum. Alt tarafı-"

Çağla öfkeyle,"Madem bu kadar basit sen imzala o zaman."dedi. "Kesinlikle o aptal projede benim imzam olmayacak!"

Ateş'in sinirleri iyice gerildi ve tüm şirketin birden onlara bakmasını sağlayacak bir güçte bağırdı. "Çağla!"
İnsanların arasında hep Türkçe konuşurlardı ama herkes kızın adını bildiği için istemsiz olarak kavgalarına dikkat kesilmişlerdi.
Çağla kaşları çatık karşısında bağıran adama bakarken nasıl bir tepki vereceğini bir an bilemedi.
Şirketin içinde, herkesin yanında, Ateş'e çıkışıp genç adamın insanlara yaydığı korkuyu yok etmek istemiyordu. "İmzalamayacağım."diye fısıldadı.
Ateş onlara bakanlara,"Önünüze dönün!"diye kükreyerek tekrar kıza döndü.
Bıkkınca sordu.
"Neden böylesin, Çağla? Neden hiç sözümü dinlemiyorsun?"
Çağla oturduğu yerden kalkarak,"Bu projeyi neden bana imzalatıyorsun anlıyorum çünkü."dedi. "En toy mimar benim. Ucube projemizi sen ve senin gibi mimarların imzalarsa itibarınıza leke sürülür ama benim mesleğimin değeri sizin için sıfır!"

Ateş kızın kurduğu cümlenin doğruluğu derecesine içinden göz devirdi. Kıza tehdit edercesine yaklaştı."O projeyi imzalayacaksın, Çağla."dedi yere düşen dosyayı göstererek. "İster zorla, ister isteyerek."

Çağla adamın bu acımasız haline hüzünlendi. Dolan gözlerine küfür ederek,"İmzalamazsam ne olur? Kovar mısın beni?"diye sordu.

Ateş öfkeyle,"İmzala şu projeyi Çağla."diye tısladı.
"İmzalamazsam ne olur Ateş?"

Ateş onu duymamış gibi,"İmzala şu projeyi!"diye tekrar söyleyince Çağla ilk defa sesini yükseltti.

"İmzalamazsam ne olur?!"

"Ayrılırız!"

Çağla adamın söylediği cümleyle göz yaşlarına hakim olamadı. Gözünden akan yaşı öfkeyle silerek,"Yazık."dedi. "Çok yazık."
Adamın omzuna omuz atarak geçip gitti.

Yarım saat sonra Ateş kıza yanlış bir cümle kurduğunu biliyor ama nasıl düzelteceğini kestiremiyordu.
Thomas,"Keşke öyle bir şey demeseydin."diye fısıldadı yakın arkadaşına.

Ateş öfkeden alev alev yanan bakışlarını ona çevirdi. "Defolsana odamdan."dedi. "Bir de seni dinleyemeyeceğim."

Thomas iç çekti. "Yanlış konuştun, dostum."

Ateş öfkeyle,"O zaman imzalasaydın Thomas!"diyerek oturduğu yerde dikleşti. "Senin yüzünden kıza baskı yaptım!"

Thomas şaşkınlıkla gözlerini belerterek sesini yükseltti.

"Ulan ben mi dedim ayrıl!"

"Senin fikrini sormadım zaten Thomas! Ayrıca ne ayrılması, ayrılmadık. O düşüncesizce ağzımdan çıkan bir cümleydi."

"Bence o senin gibi düşünmüyor."

Ateş göz devirdi.
"Gideceğim birazdan yanına, gönlünü alacağım."

Thomas kafasını iki yana salladı ve kollarını göğsünde kavuşturdu. "Çağla şirkette değil ki."
Ateş telaşla,"Ne?"dedi. "Nerede?"

Thomas bilmiyordu. "Bilmiyorum ki ama çıkarken gördüm. Olduğundan daha soğuk duruyordu insanlara ve sormaya çekindim."

HepWhere stories live. Discover now