17

1.8K 74 8
                                    


"Patron yenge dört sokak önce indi. Bir apartmanda yarım saat bekledikten sonra çıktı ve esas evine sonra girdi."

"At adresini."

"Atayım pek tabii patron da, şey.."

Ateş Zekeriya'nın laf gevelemesine sinirlendi. "Ne Zekeriya sabahtan beri şey de şey!"

"Patron küçük bir çocuk var."

**

"Çağla Uraz'ın okula gittim geçen, dil sorunu yaşıyor. Çocuk gerçekten zorlanıyor. Anaokulundan almayı düşünüyorum ama sana sormadan bir şey yapmak istemiyorum."

Ağabeyine dudak büzdü. "Ağabey daha üç yaşında, alışır. İngilizce biliyor. Alışana kadar Fransızca komut vermeyiversin aptal öğretmenleri."

Erhan kafasını iki yana salladı."Ciddi zorlanıyor ama Çağla."

Çağla bıkkınlıkla sesini yükseltti. "Ağabey sen ne istiyorsun? Bakıcı yok! Ne yapayım işi bırakıp ben mi bakayım!"

Erhan yutkunarak,"Gayet mantıklı."dedi. Şansını deniyordu. Çağla kaşlarını çattı. "Sen bırak işini sen bak ağabey."dedi. "Ben çalışmayı bırakmayacağım. Benim param bize yeter."

Erhan güldü. "Pekâlâ, öğretmenleriyle konuşalım o zaman."dedi. "Çocuk daha üç yaşına girmedi tuvaletini söyleyebiliyor ama bu Fransızlar gerçekten aptallar. Anlamamak için direniyorlar."

Çağla göz devirdi. "Ben neyse kalkıp gideyim okuldan Uraz'ı alayım, gitmişken konuşurum öğretmenleriyle."

Erhan kafasını salladı ve uzanıp orta sehpadan kumandayı aldı. "Gelirken ekmek de alsana."

"Tamam alırım."

Çağla ayağa kalkıp koridora çıktı, ceketini askıdan aldı ve üstüne geçirdi. "Kuruhasan alayım mı sana?"diye dalga geçti salona doğru bağırarak. Ağabeyi alayla,"Ha. Ha. Ha."dedi. "Dalga geç sen!"
Erhan kruvasan demeyi zor öğrenmişti.

Apartmandan hızla çıkıp arabasına ilerleyen Çağla'nın önünü kesen adamla çığlık attı genç kız.

Gelen Ateş'di.

"Senin çocuğun mu var?"diye sordu öfkeyle. Zekeriya küçük bir çocuktan bahsettiği den beri düşünmekten kafayı yiyordu. Daha fazla dayanamayarak kalkmış kızın adresine gitmiş ve saatlerce orada beklemişti. Kadının evlendiğini sanmış, delirmişti. Çağla'nın apartmandan çıktığını gördüğü gibi arabadan fırlayarak yanına gitti. Önünü kesmişti genç kadının.
Çağla öfkeli bir telaşla adamı itti.
"Ne diyorsun sen?"

"Çocuğun mu var!?"

"Ya bir git seninle mi uğraşacağım."diyerek adamı itti ve yürümeye başladı. Ateş kızın ardından bir adım atarak kolunu tuttu. "Çağla bana cevap ver."dedi kendisine doğru çekerek. Erhan ile yaşadığını biliyordu ve binlerce kez dua etmişti. Erhan'ın evlenip çocuk yapmış olmasını ya da evlenmeden çocuk yapmış olmasını.

Çağla kolunu kurtarmaya çalışıp,"Sen bana takıntılısın seninkisi aşk değil."dedi. "Yine bana hayatı zehir etmek istiyorsun."

Ateş kızı iyice kendisine çekti. "Senin çocuğun mu var?"diye diretti.

Çağla dayanamadı. Yalan söylerse kurtulacağını düşündü ve öfkeyle bağırdı. "Hayır yok!"

Ateş kızı bıraktı ve kaşlarını çattı. "O çocuk kimin o zaman?"

Çağla güldü. "Hangi çocuk?"

"Sabah Erhan'ın okula götürdüğü."

Genç kadın öfkeyle adamın gövdesine vurdu. "Sen benim evimi mi gözetliyorsun?!"

HepUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum