21

1.6K 52 0
                                    

"

Ateş sen hayırdır?"dedi Çağla adamı baştan aşağı süzerek. "Bu ne böyle yakışıklı kovboy tiplemesi."

Ateş güldü. "Kahvaltıya gidiyoruz ve tabii at binmeye."dedi. "Sana da kıyafet ayarlattım."
Çağla adama dalga geçerek baktı. "Ben at binmem."dedi. "Hiç binmedim binmeyi de kesinlikle düşünmüyorum."

Ateş omuz silkti. "O zaman ben binerim sen beni izlersin."dedi. Fransa'da at çiftliği vardı ve ailesiyle oraya gitmek istiyordu. "Uraz'a midilli aldım. Hediyemi vermek istiyorum."

Çağla güldü. "Belli oldu ki sen Uraz'ı çok şımartacaksın."

Ateş koltuktan kalkarak ayakta onu süzen kıza baktı. "Hadi git giyin."

Çağla kaşlarını çattı. "Uraz'ı şımartmana kesinlikle izin vermiyorum."dedi. "Her dediğini, her istediğini, her özel şeyi alamazsın. Sen zengin olabilirsin ama ben zengin değilim. O çocuk dengeyi bilmeli."

Ateş kaşlarını çattı. "O nasıl söz Çağla?"dedi kadının kollarını tutarak başını eğdi. "Ne demek sen zenginsin ben değilim. Benim her şeyim senin, evlendik bunun farkında değil misin?"

Çağla kafasını iki yana salladı. "Paranla ilgilenmiyorum."

Ateş kızı göğsüne çekerek çenesini başının üstüne yerleştirdi. "Gidip üstünü giyin." Sesi azarlarcasına çıkmıştı.

**

Ateş gelen Kenan ve Ela ile elini şapkasına atıp hafifçe havaya kaldırarak selam verdi ve yerine geri bıraktı.

Ela bu karizmatik hareketle şaşırıp Çağla'ya baktı. Çağla Uraz'a yemek yedirmekle uğraştığı için arkadaşının bakışını göremedi.
Kenan Ateş'in yanına geçti.
"Günaydın."dedi gülümseyerek.  Ateş sessizce kafasını salladı.
Ela, Çağla'nın yaşadığı bu lüks hayatın şaşkınlığında sofrayı incelerken Erhan ile göz göze geldi. Erhan güldü. "Günaydın Ela."dedi. Sesindeki alay herkesin dikkatini çekmişti.
Ela tebessüm ederek,"Günaydın."dedi. 

"Uraz şunu yut artık."diyerek kızdı Çağla birden. Uraz hüzünle,"Doydum."dedi ve dayısına dönerek,"Ben doydum dayı."diye ağlamaya başladı.
Ateş oğlunun her durumda kendisine değil de dayısından yardım istemesine içerlense de sesini çıkarmadı. Derin bir nefes alarak Kenan'a döndü.
Kenan,"Alışacak."dedi arkadaşının yüz ifadesini görünce. Ateş,"Bir an önce alışsa iyi olur."diyerek homurdandı. "Ben bu kadar sabırlı bir adam değilim çünkü."

Kenan genç adamı uyardı. "Çağla ile sakın bu konu hakkında tartışma."dedi. "Boşar gider seni."

Ateş güldü. "Farkındayım."dedi ve kahvesine uzanarak büyük bir yudum aldı. Erkekler kendi aralarında sohbete daldığında Ela karşısında oturan Çağla'yı masa altından ayağı ile dürttü. Çağla merakla ona baktı. "Efendim?"
Fısıldıyordu.
"Kızım, at binecekmişiz."

Çağla göz devirdi. "Ben binmiyorum."dedi.
Ela heyecanlıydı.
"Ben binebilirim ama değil mi?"
Çağla dudak büktü,"Keyfin ne isterse yap Ela. Bu kadar çekinme. Adamların umrunda değil yaptıkların."
Uraz annesinin kucağında dönerek,"Ata binebilir miyim?"diye sordu. "Babam bana at almış."
Ela şaşkınlıkla,"At mı almış?"dedi.
"Bu kadar lüks herkesin şahit olacağı bir olay değil."
Çağla kafasını salladı. "Binebilirsin Uraz ama babanın sözünden çıkma."
Uraz kafasını salladı ve annesinin kucağından inerek Erhan'ın yanına koştu.

Ateş, kucağına gelmeyen oğluna bakarak gülümsedi. "Uraz,"dedi sevecen bir şekilde. Uraz şaşkın şaşkın babasına baktı. "Gel bakalım yanıma biraz."dedi.
Uraz kafasını çevirip dayısına baktı. Sanki izin istiyor gibiydi ve Erhan eğilerek çocuğun kulağına fısıldadı. "Baban o senin dayıcığım. Babana dilediğin gibi yakın olabilirsin."

HepWhere stories live. Discover now