İKİNCİ BÖLÜM

2.1K 177 205
                                    

Dokunamadığın her insan, bir yıldız olarak görülseydi eğer, herkes imkânsızın peşinden giderdi.

Çiçekler susuz yaşayamaz güneş görmeden hayata devam edemez. Kendini kapatan insanlar genelde kitaplara kapatırlar kendilerini. Görünmez olup dünyadan soyutlanmak isterler. Sosyal olmak onlara göre değildir. Onlara karşı genelde hep bir önyargı vardır. Dünyaya uyum sağlayamayanlar genelde kitaplardaki dünyaları tercih ederler. Oradaki yaşamı sever, oradaki yaşama ait hissederler. Huzuru bulmak insanlar arasında değişkenlik gösterir. Bazıları için gezmek bazıları için okumaktır bu.

Öğle arası gelmişti ve benim bir ara girdiğim okçuluk kulübü yüzünden arka bahçede antrenman yapmam gerekiyordu. Toplaşıp arkaya geçtiğimizde Ada banka oturup bizi izlemeyi tercih etti. Zamanında çok yalvarıp kulübe girmesini istemiştim ama Ada istememişti. Asrın doğrudan beni tanımasa da öyle böyle tanıyor olmalıydı. Bazen antrenman saatlerimiz kesişiyordu. Üstünü değişmiştim, yayımı alıp diğerlerine döndüm. Yanımdaki kızın yani Derin'in yanına gittim.

"Biraz yukarı kaldır." Bana gülümseyip dediğim gibi tuttuğunda gülümsedim. Takım arkadaşlarımı seviyordum. Birbirimize çoğu zaman yardım edebiliyorduk. Kızı bıraktım, arkamı dönünce bana bakan Asrın'ı görmemle duraksadım. Yutkunup yerime geçerken artık çok geçti. Kalbim hızlanmıştı. Ada'ya bakış atıp okumu, yayıma taktım. Derin nefes alıp verirken Asrın gidip Ada'nın yanına oturdu. Ada bana şaşkınlıkla bakarken ben daha çok şok geçirme evresine geçiş yapmıştım. Kafayı yemeden at şu oku.

Yayımı gerip göz hizama getirdim. Hedef gözümde belirlenirken, sakince nefes alıp veriyordum. Asrın'ı düşünme Asrın'ı düşünme Asrın'ı düşünme.

Ciddiyetimi korumayı başardım diğerleri işaretimi bekliyordu. Başımı salladım hedeften gözümü çekmeden. Birkaç kişi toplanmış bizi izliyordu. Hepimiz yayı gerdik. Yanımdakilerin hepsi tek tek atarken atmayan bana odaklananları yok saydım. Bunu kafana atmayı çok isterdim ama nasip değilmiş

Ok, bırakmamla yaydan çıktı. Ok, hedef tahtasında durdu. Baktığımda 9 puandan vurduğumu gördüm. Sinirle yayımı yere fırlattım. Yanımdaki Derin yanıma geldi.

"Sakin ol, hepimizden iyi atıyorsun Liya. Dikkatini toplarsan atabilirsin" başımı salladım.

Yayı yerden aldım ve hızla okumu taktım. Herkes durmuş beni izliyordu. Özellikle Asrın beni izlediği için şu an onu vurabilirdim. Gözün çıksın inşallah, neden bakıyorsun?

Yayımı gerip bekledim. Sinirliydim. Asrın'a olan öfkemle hedefe odaklandım. Bu sefer onun yüzünden ortayı vuramazsam onu vuracaktım. Bilerek suratına bakmadım. Ancak yüzümde olan bakışlarını hissediyordum. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk? Meydan okumak istiyorsa söyleyebilirdi böyle bakarak anlaşamazdım onunla. Asrın her zaman meydan okumayı seven biriydi. Tabi sözleriyle. İnsanlara bakarak gözleriyle konuştuğunu sanmıyorum.

Oku bıraktım ve hedef tahtasına girişini izledim. Tam ortadan vurmuştum. Birkaç ses yükselirken, derin bir nefes aldım. Tepki vermeden yayımı suratımdan indirdim. Ada'ya döndüğümde gülümsüyordu. Asrın ise tek kaşını kaldırmış, hafifçe tebessüm ediyordu. Asrın mı tebessüm ediyordu? Başıma güneş geçmiş olabilirdi.

Yanıma adımlarken bir adım geriledim. Ada benim gibi gerilirken, Asrın'ın gelmesi ile Demir de yanıma geldi. Kalbim resmen altımda can çekişiyordu şu an. Ada oturduğu yerden kalkıp, hızla yanıma geldi. Asrın tam önümde durduğunda, başımı kaldırmak zorunda kalmıştım.

"Liya Uluöz, sana meydan okuyorum," Nefesimi tuttum. Gözlerini benden çekmezken, gözlerim onun yüzünde oyalandı. "Benimle beraber ok atmanı istiyorum." Kaşlarım havalandı. Elimdeki yayımı sıkarken meydan okuyan bir ifadeyle ona baktım.

Lotus ÇiçeğiWhere stories live. Discover now