YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM

648 58 9
                                    

Kimsesizliğim yaktı beni ama bu sefer iyileşmesi mümkün değildi.

Bir yara vardır, o yara derinse eğer kanamaya başlar. Kanaması dursun diye uğraşırsın, üzerini bir şeyle kapatarak kanamayı durdurursun. Daha sonra o yara dokunursan tekrar kanamaya başlar ama o yarayı unutup hayatına devam edersen yavaş yavaş iyileşir. İzi kalır ama iyileşir.

Günlerden birinde o yaraya birisi dokunur, hiç kanmamadığı kadar çok kanar, acısı fazlasıyla artar ve sonra başka biri gelir. O kişi, o yarayı elleriyle okşayarak iyileştirir. Dokunuşları acısını da alır ve yara tekrar kapanır. İzi kalır ama iyileştirilir.

Eve geldikten sonra duşa girmiştim ve yolda kulağımın çınlaması azalmıştı. Kimseyle konuşmadığım için kimse de bir şey sormamıştı. Kimseyi terk edip gitmeyi düşünmemiştim hatta dönecektim ama yolu bulamayınca olanlar olmuştu ve bunu açıklayacak halim yoktu.

Asrın da bir şey sormamıştı ama birazdan gelirdi. Saçlarımı havluyla kurutup saçlarımı tararken aynanın önüne oturmuştum. Asrın odaya girdiğinde aynadan ona baktım. Arkama oturup tarağı elimden aldı. Kendisi tararken bir şey demeden izledim sadece.

"Konuşmak ister misin?" başımı salladığımda o da başını salladı. "Neden gittin? Bunu konuşmamıza rağmen."

"Kötü hissettim. Geri dönecektim ama yolu bulamadım. Asrın haklısın suçum yok ama o an ki psikolojiyi açıklayamam zaten pişman oldum." dedim ellerime bakarken. Saçlarımı yavaşça tarıyordu ve bu da iyi hissettirdi.

"Sana gideceğini hissediyorum dedim değil mi? Sonra biz ne konuştuk? Birlikte daha güçlüyüz dedim sana." başımı salladım. "Beni dinlemedin. Sen ağladın, sana sarılırken uyudum ve sen gittin."

"Haklısın. Özür dilerim." dedim ona dönerek. Tarak havada kaldığında onu da indirdi.

"Saçlarını tarıyorum, arkanı dön." omuz silktim.

"Barışalım lütfen." dedim. Pişmandım fazlasıyla ama Asrın'ı da kırmıştım. Haklıydı da. "Özür dilerim. Pişmanım ve haklısın zaten ama o an.. bilmiyorum işte. Seni unutursam, bu sana daha çok acı verir diye korktum diğer sebepleri de biliyorsun."

"Bir daha böyle bir şey yapmak yok." başımı iki yana salladım. "İnanayım mı?" dediğinde başımı salladım. "Bundan sonra hiçbir şeye de üzülmek yok. Annen ne yaptıysa onda kalsın o. Senin annen falan değil Liya. Olsaydı bizden önce sen bu durumda olmazdın." dedi.

"Tamam." dedim sadece. Yanağımı öpüp sarıldığında sıkıca sarıldım.

"Ama çok korkuttun beni. Bir yerin ağrımıyor değil mi?"

"Hayır, iyiyim şu an." boynumu öptüğünde başımı omzuna koydum. Sırtımı okşarken beline sıkıca sarılmıştım.

"Ben biraz açım. Yemek yiyelim beraber." dedi. Başımı salladım. Beraber aşağı indik, yemek ısınırken kaseleri çıkardım. Çorba ısındığında doldurduk, sandalyelerin birine oturdum Asrın da karşıma oturdu. Çorbayı içerken uykum gelmeye başladı gözlerimi ovuşturdum. Hiç konuşmadık, uykum daha da ağırlaştığında olanları düşündüm.

Lotus ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin