Bölüm-13

178 26 107
                                    


Kısa olsa bile bu sefer bu bölümün böylece atılması gerektiğine karar verdim.. İyi okumalar


Doh Kyungsoo

Yastığa iyice yüzümü gömüp yorgana sıkıca sarılmıştım. Uyku son birkaç gündür vazgeçilmezim olmuştu. ama Jongin bir türlü rahat bırakmıyordu beni. Bıraksa günlerce uyuyacak potansiyele sahiptim ama asla günün büyük bir çoğunluğunu yatakta geçirmeme izin vermezdi. İyiliğim için yapıyordu farkındaydım.

Sabah sabah gelen farkındalığım ile iyice büzüştüğüm yatağın içinde gözlerimi açıp karşımdaki pencereden dışarıyı izledim. Sanırım artık iyiden iyiye kış yaklaşıyordu. Dışarıda bardaktan boşanırcasına bir yağmur vardı. Acaba ne zaman başlamıştı? Bilmiyordum..

"Unutma bebeğim yağmur yağarken tutulan dilekleri tanrı asla geri çevirmez. Yağmur yağarken daima dileklerini özenle seçmelisin Soo tamam mı?"

Dadımın sözleri hatrıma düşmüştü. İlk defa yağmur yağarken Jongin'i bırakmak zorunda kaldığım o günden başkaca bir anım belleğimde yer edinmişti. Aklıma gelen hatıraları ile dadımı çok uzun zaman sonra yad ettiğimin farkına varıp bilinçsizce utanmıştım. Ama eminim ki dadım şu an yaşasa ve ben onu yıllar sonra ziyaret etsem bana sitem etmekten önce hemen aç olup olmadığımı sorardı.

Onu özlemiştim. Ona ihtiyacım vardı. Bana sarılmasını ve tavsiyeler vermesini istiyordum. Hiç gerçekleşmeyecek dileklerimin tanrı ile aramdaki kavgayı daha da büyüteceğini bildiğimden sustum. Dadım yaşasaydı o bana Jongin ile işleri yoluna koymam için en kısa ve kolay yolu söylerdi. Ama dediğim gibi o artık burada yoktu. Yutkundum boğazım kurumuştu. Gözlerimi kapatıp camdan süzülen damlaları düşünerek dileğimi dilemiştim. Tanrı yağmur hatrına dileğimi umarım geri çevirmezdi.

"Hayır hayır tekrar uyuyamazsın Soo!"

Günlerdir duymaya alıştığım, alıştıkça da onsuz kalınca nasıl yaşayacağımı bilemediğimden korktuğum ses kulaklarıma ulaştığında birden gözlerimi açmıştım. Kapı pervazına yaslanmış beni izliyordu. Tanrım kusura bakmıyorsun değil mi söz veriyorum bir dahakine iç konuşmamız daha uzun sürecek.

"Ah hayır uyanmıştım."

Mahcuptum. O yüzden az konuşmaya özen gösteriyordum. Ne zaman evime gitmek istesem daha değil diyordu. Neyi bekliyorum ya da ne için bakıcılık ediyordu anlamıyordum. Geçtiğimiz üç gün boyunca arada Baekhyun ve Chanyeol de gelmişti. Sehun beni yargılama seyrinden dolayı haberdar ediyordu. Birçok medya kuruluşundan tutun da çalıştığımız müşterilerimizin çoğu benden özür dileyerek bana ve SÖZDE NİŞANLIMA geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdi.

Benim dikkatimi ise bu zamanlarda farklıca bir şey çekiyordu. Hwa Young'tan ne zaman bahsedilse Jongin'e bakıyordum. Ama tek bir mimik kırıntısı bile yoktu yüzünde. Ne arıyordum bilmiyorum ama aradığımı bulamıyordum. Sanırım kıskanmasını gerilmesini bekliyordum. Ama o çok rahat bir şekilde konuşmayı sürdürüyor bizlere çay servisinde bulunuyor hatta Hwa Young nasıl diye bile soruyordu.

Sanırım beni sevmiyordu..

"Kahvaltı hazır hadi içeri gel. En sevdiğin güveçten pişirdim. Hemen hadi!"

Söylenerek kapıdan çıktığında gülümseyerek onu izledim. Ömrümün bundan sonrasında her gün bana böyle söylenmesini çok isterdim. Artık bir gün de sen hazırla kahvaltıyı Soo dese havalara uçardım. Ama sanırım onun açısından sadece vicdanının devreye girdiği eski bir arkadaştım. Eski günlerin hatırına benimle iyi geçiniyordu. Tekrar gözlerimi kapadım aynı dileği bir kez daha diledim. Lütfen dedim lütfen bu sefer ilk seferde kabul et. Lütfen bu sefer kolay olsun. Lütfen artık istediğimi almak için senelerce beklemeyeyim.

Ne Zamandır SendeyimWhere stories live. Discover now