Bölüm - 17

174 21 59
                                    

Merhabalar :) Bölümleri çalıştığım için hafta sonu veyahut Pazartesi atabileceğimi hala hatırlıyoruz değil mi.. hüğğ üzücü :(

Bu bölüm bir tık geçişsel aşamalar içeriyor. Bir dahaki bölümde -Umuyorum ki en kısa zamanda atılacaktır- Kyungsoo'nun geçmişine gidiyoruz. 




Doh Kyungsoo

Baekhyun'a sarılarak ağlamaya başladım. Artık kendimi birilerinin önünde tutmam gittikçe zorlaşıyordu. Ben de önlerinde zırhımı çıkarabileceğim insanlar seçmeliydim kendime diye düşünmüştüm. 30 yıl boyunca kimseye güvenmemiş, evinde bile rahat hissedemeyen, kan bağından ölümcül bir virüs gibi korkan ben için hiç kolay olmamıştı bu olay. Ama yapmıştım.. Jongin bana bunu yaptırmıştı. O benim en yakın arkadaşımdı. Baekhyun ise.. Baekhyun benim ilk sığınağımdı.

Baekhyun benim ilk arkadaşımdı. İlk korkularımı dinleyenim. Bana dadımdan başka ilk defa sarılandı o. Eski gözlerimi kapattığım anda gözlerimin önünde canlanmıştı adeta. Baekhyun'un korkudan belki de stresten buz gibi olan elleriyle saçlarımı sevdiği anda onu tanımıştım. O benim Bakie'm idi.

'Bakie gelmişsin!!!'

Küçüğüm kendiyle eşdeğerde minik bir bedene doğru koşuyordu. Bakie? Bakie kimdi ki? Kyungsoo öyle hızlı koşmuştu ki bir anlığına takılıp çimlere düşmüştü. O küçük siyah saçlı çocuk ise Kyungsoo'ya ilk başta gülerek koşarken birden düşmesi üzerine endişeyle hızlandırmıştı koşuşunu.

'Neden dikkat etmiyorsun kendine Kyungie? Çok canın yandı mı?'

Miniğim etrafına bakındıktan sonra gözlerinden bir damla yaş düşmüştü. Bakie dediği çocuk hızlıca Kyungsoo'nun ağladığını görüp etrafa korku dolu gözlerle bakıp onun yanaklarına süzülen damlaları minik elleriyle silmişti. Kyungsoo'nun koltuk altına girip onu evin yakınlarındaki küçük koruya doğru sürüklemişti. Onları izlemek bana huzur vermişti. Miniğimin mutlu olduğu zamanlar da varmış demiştim. Sessizce onların peşinden gidip izlemeye başlamıştım.

Bakie denilen çocuk Kyungsoo'nun ağlaması durmayınca onu bu koruya sürüklemişti. Sonra da ona kocaman sarılıp küçük elleriyle omzunu pat patlıyordu. Ama sonra çok ilginç bir şekilde birden miniğimden ayrılıp Kyungsoo'nun şortundan gözüken yarasına bakıp yüzünü ekşitti. Kan akan yara pek de hoşuna gitmemişti anlaşılıyordu.

'Bakma oraya Bakie miden bulanır!' 

Kyungsoo bacağını minicik elleriyle saklamaya çalışırken siyah saçlı çocuk başını sağa sola sallamıştı. Bu beni güldürmüştü çünkü küçük köpekler gibiydi. saçları her sallanışında bir oyana bir buyana gidip gelmişti. Ama büyük bir ciddiyetle yaraya doğru eğilen çocuk küçük Kyungsoo'nun ve benim dikkatimizi çekmişti. Çocuk minik pembe dudaklarını kanlı yaranın üzerine defalarca değdirmiş. Küçük küçük öpücükler bırakmıştı. Çok şaşırmıştım. Az önce midesi bunu kaldıramayacakmış gibi yaraya bakan çocuk şimdi Kyungsoo'nun yarasına öpücükler konduruyordu. Başını büyük bir hevesle kaldırıp Kyungsoo'ya bakmıştı. Miniğim o kadar şaşırmıştı ki ağlaması kesilmişti. Bunu neden yaptı ki? Miniğimin düşüncelerini yüzünden okuyabiliyordum. Minicik ağzı şaşkınlıktan açılmıştı. Bakie ise gülerek ayağa kalkıp zıplamaya başlamıştı.

'Kyungie bak gördün mü öpünce geçiyormuş!!'

Kahkaha atmak istemiştim ben de onlar gibi. Onlar gibi.. Oradaki ağacın altında hiçbir dertleri yokmuş gibi, ağlamanın bile yasak olduğu bu evi normal bir evmiş gibi kabul edip gülen bu çocuklar gibi ben de gülmek istemiştim. Ama onlara bakınca sadece ağlayabilmiştim. Hem de içimi çeke çeke ağlamıştım. Bitsin artık bu özlem diyordum. İçimde öyle büyük bir özlem vardı ki. Kalbimi yakıp kavuruyordu. İçimde öyle büyük bir pişmanlık vardı ki en güçlü rüzgardan daha kuvvetliydi. Zihnim bu pişmanlık rüzgarıyla oradan oraya sürükleniyordu. Şimdi buradaydım işte. Bu küçük çocukların yanındaydım. Onlara baktığım zaman arkamı dönüp kaçmak istiyordum buradan. Bitti işte. Tamam geçmişte de mutlu olmuştum. Bırakın beni çıkarın buradan!

Ne Zamandır SendeyimWhere stories live. Discover now