Bölüm - 18

160 22 68
                                    

Bu hikayeyi bitirmek adına uyumamak gerekiyorsa uyumayacağım :) Sütü çilekli Kaisoo'yu momentli Exo'yu cbli seven yazarınızdan buyurun yb niz ! eheheh

Kim Jongin

İçimde yersiz bir sıkıntı vardı. aslında bu sıkıntının yersiz olmasını ben ümit ediyordum. Kyungsoo son birkaç gündür benden gittikçe uzaklaşıyordu. Ama ne zaman bunu neden yapıyor ki diye düşünmekten sıkılıp gidip sormak istesem o an bir hareketiyle kendi kendime mi kuruyorum ben acaba diyordum.

Baekhyun'da kalacağını söylediği gün aklımdaydı hala. Öpüşmek isteyen oydu. Bunu başlatan taraf oydu. Onu bir şeylere zorlamazdım ama onun bir şeylere zorlandığını düşüneceği her hareketten de kaçınır olmuştum. Resmen birinin düşüncelerinin gideceği her yönü hesaplayıp ona göre bir hareketimi kırk kez planlıyordum. Onun için her şeyi yapardım. Ama bir yerlerde yanlış yaptığım da bir gerçekti.

Kyungsoo'da bir şeyler vardı biliyordum. Zihinsel yorgunluğunu gözlerinden bile okuyordum. Ama ne zaman birbirimize dokunsak ne zaman gece olsa ne zaman ona kollarımı açsam bana büyük bir açlıkla sarılıyordu. Sanki az sonra kalkıp gidecekmişim gibi. Bir şeyler vardı. gökkuşağımın renklerini solduracak şeyler vardı. orada.. ruhunda..

Bana anlattığı birkaç anı ile kalbim dağlanmıştı. Onu dinlerdim. Onun yanında her zaman olurdum. Ama kendimi suçlamaktan öteye geçip ona nasıl yardımcı olabilirdim ki? Ya daha kötü bir hal alırsa diye gözüme uyku girmeyen günler geçirmiştim. Yanımda uyuyordu ama ona ne zaman sarılsam ilk ürküyor sonra adımı sayıklayıp beni gördükten sonra sıkıca sarılıp uykusuna devam ediyordu. Yataktan kalkıp hazırlanmaya başladığı zaman gözlerimi sırtındaki yaralardan alamıyordum. Bacağındaki o yanık izleri.. O kesik.. Zor şeylerdi yaşadıkları biliyorum ama korkuyordum. Benim güçlü Kyungsoo'mun gücünün tükenmesinden korkuyordum.

Ona yardım almasını teklif etsem çok mu ileri gitmiş olurdum ki. Bana anlattığı belki de buzdağının görünen kısmıydı. Kyungsoo'nun suları çok derindi. Burada hava hep geceydi. Ben bu geminin kaptanı olarak burada boğulmayı bile göz almıştım ama ya o beni batırdığı için daha da hırçınlaşırsa diye düşünmeden de edemiyordum. Bana dönüp sen bu anlattığıma iki gün dayanamadın ben 30 yıldır bu hayatın içindeyim derse ne yapardım ki? Beni bir daha itmesinden deli gibi korkuyordum. Bu yüzden de ne yaptığımın ne istediğimin farkındaydım. Hem belki de sorun bendim! Bilmiyordum ki!

Kyungsoo ne düşünüyordu? Bu birliktelik onun canını mı sıkıyordu? Ya da acaba pişman mı olmuştu? Onun birlikte olduğu ilk erkektim.. Acaba.. Bu.. Onu rahatsız mı etmişti..

Saçlarımı milyonuncu defa karıştırıp ismimin söylenmesi ile muayene bölümüne geçmiştim. Beni ancak bu düşüncelerden çalışmak kurtarırdı.

Birkaç saat sonra mola verdiğimde kafeteryaya inmiştim. Kyungsoo ile Baekhyun'un beraber oturduğunu görüp hiç düşünmeden yanlarına gitmiştim. Uzaktan bir şeyler konuştukları çok belli olan ikili beni görür görmez susmuşlardı. Aldırmadım bir sandalye çekip oturmuştum.

"Nasılsınız beyler?" başkalarının yanında temkinli olmamı isteyebilirdi. Bu yüzden normal bir şekilde kahve siparişi verip cevaplarını beklemiştim. Masada aşırı kasvetli bir hava vardı.

"İyidir Jongin biz de biraz Kyungie ile laflıyorduk işte. Havalar çok soğuk değil mi ya resmen kış erken geldi.." Baekhyun havadan sudan bambaşka olan muhabbetlerinin havadan sudan olduğuna beni inandırmak adına ardı ardına mevsimsel teorilerini sıralıyordu. Bunu yerdim ama belki 80 yaşımda. Şimdi değil.

Kyungsoo'nun ben geldiğim zaman tedirgin olduğunu fark etmiştim. Şimdi hiç konuşmuyor kahve bardağına bakıyordu. Masanın altından elini tuttuğum zaman bakışları hemen beni bulmuştu. Ne yapıyorsun sen derecesinde gözlerini büyültüp bana bakıyordu. Bense gülerek karşılık vermiştim ona. Bir süre sonra o da gülümsemiş eliyle belli belirsiz elimi sıkmıştı.

Ne Zamandır SendeyimWhere stories live. Discover now