Bölüm- 14

221 25 67
                                    

Doh Kyungsoo

"Ne demek Hwa Young ile düğünümün tarihini belirlediniz!"

"Kyungsoo ses tonuna dikkat et! Annen ile konuştuğunu unutma!"

"Ah çok özür dilerim benim hayatım olduğu için kendi hayatım olduğu için elbette evlenip evlenmemek noktasında size karşı fikir belirtemem çok haklısınız sevgili Seugwon hanım."

O kadar sinirlenmiştim ki gerçekten nefes alıp vermeyi nasıl unutmuyordum bu sinirle bilmiyorum. Evimin salonunda bir sağa bir sola giderken bir yandan da anneme bakıyordum. Ben tam her boku hallediyorum güzel kendime sessiz bir hayat kuracağım derken birden biri çıkıp hayır Doh Kyungsoo hayatına sıçılması gereken konular var diyordu.

Jongin'i arkamda bırakacağıma dair kendime verdiğim sözün üzerinden 2 hafta geçmişti. Hastaneye dönmüş işimin başındaydım artık. Jongin de hastanedeydi. Yönetim kurulunu olağanüstü bir durum olduğu için geçtiğimiz hafta toplayıp Jongin'in işe başlama sürecindeki prosedürleri halletmiştim.

Minho artık elini kolunu sallayarak bu toplantılara katılamayacaktı. Kurula sunduğu sahte ihale sözleşmelerinden sonra herkesin güvenini kaybetmişti. Teyzem Minho hakkında kararı aldırırken gözlerimin içine bakarak tüm salon önünde özür dileyerek bu kararı onaylamamı rica etmişti. Bense gözlerinin içine bakarak ONAYLIYORUM demiştim. 

Beni sindirmek şu zamana kadar tek eğlenceleri olmuştu. Adeta oğlunun benimle her uğraşmasında sırtını sıvazlayıp bir dahaki sefere kıçına tekmeyi bas dediğine yemin edebilirdim. Şimdi ben neden bu insanlara acıyacaktım? Kan bağı mı? Beni bu aileye bağlayan tek şey kan bağı olduğu için en nefret ettiğim husus hakkında oldukça hassastım.. İstedikleri gibi.

Jongdae artık hastanemin çalışanı olmadığı için yerine Kim Minseok isimli oldukça ünlü bir kardiyolog ile anlaşmıştık. Jongdae hala aklımın ucunda kalmış bir sorundu fakat şu an ne onun sırasıydı ne de benim uğraşacak gücüm vardı. Tüm gücümü toplantı bitene kadar ve iki hafta boyunca Jongin'den kaçmak için kullanıyordum. Kimse yokken hastaneye geliyordum. Doktorların yönetici katına randevusuz çıkışını yasaklamıştım. Jongin'in telefonlarını görmezden gelmiştim. Ve Baekhyun'un Jongin ile ilgili attığı mesajları okumadan silmiştim.

Baekhyun hala tatildeydi ve döndüğü zaman muhtemelen kahvelerinin kaldırıldığını görünce oldukça sinirlenecekti. UMURUMDA BİLE DEĞİLDİ BEN ŞEYTANDIM BENDEN HER ŞEY BEKLENİRDİ!

Tüm bir hafta boyunca bayan Kim'in sözleri aklımdan çıkmamıştı. Ne yalan söylemiştim de oğlunu kandırmıştım.. Ben şeytandım.. Baekhyun ile bu konuyu yüz yüze konuşmak istiyordum fakat artık annemin sürpriz haberiyle bu konu önemini yitirmişti. Annem daha fazla öfkeli halimi ya da komple beni görmeye tahammülünü yitirmiş olmalıydı ki çantasını alıp kapıya doğru ilerledi. Çıkmadan önce arasını dönüp seslendi;

"Unutma yarın aile arasında bir yemek yenecek. Saat 20.00 da mutlaka orada ol. Geç kalma ve siyah takımlarını giy gömleğin ütülü olsun!"

"Gelmeyeceğim duydun mu beni gelmeyeceğim!"

Gözlerini kısıp üzerinde gezdirip beni tedirgin bir ruh haline soktuktan sonra dudaklarının ucu hafifçe yukarı doğru kıvrıldı.

"Geleceksin! Çünkü sen hala benim oğlumsun!"

Arkasına bile bakmadan kapıdan çıkmıştı. Elimdeki telefonu dış kapıya doğru atarken sehpanın üzerindeki vazoyu kırmıştım. O vazoyu severdim dedim. Ellerim buz gibi olup titremeye başlarken içimden tekrar ediyordum.

"O VAZOYU SEVİYORDUM BEN ANLADIN MI SEVİYORDUM !"

Kiminle konuşuyordum bilmiyordum. Tanrıya lanet etmek istiyordum. Tüm planlarını tüm kaderin çekilmez yollarını bana yazdığı için lanet etmek istiyordum. Ama korkuyordum.. Daha ne olabilir ki bana daha fazla ne yapabilir ki dediğim her an daha kötüsüne merhaba diyordum.. Tanrı çok tehlikeliydi!

Ne Zamandır SendeyimWhere stories live. Discover now