26

733 73 14
                                    

Selam! Hepiniz tekrar hoşgeldiniz. Arayı biraz uzattım biliyorum ama artık elimden geldiğince sık bölüm atmaya çalışacağım.

Oy verir ve yorum yaparsanız gerçekten çok mutlu olurum:)

"Kaç kaç nereye kadar kaçacaksın?" Diye sordu Pietro elindeki birayı kafasına dikerken

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Kaç kaç nereye kadar kaçacaksın?" Diye sordu Pietro elindeki birayı kafasına dikerken.

Yanıma taktığım herkesle birlikte kafa çekebilme yeteneğim olduğu doğruydu.

Ama Pietro da az değildi şimdiden 7 şişe içmişti ve hızlı metabolizma olayı yüzünden çok daha zor sarhoş oluyordu. Normalde millet ikinci şişedeyken beşinciye atlayan ben, bu herifin yanında daha üçüncüdeydim.

Bu, benim de üstüm bir alkolikti ama çaktırmıyordu bence.

"Kaçabildiğim kadar." Dedim kumlara tamamen uzanırken. Yol bizi nereye götürürse oraya sürmüştük, çıktığımız her yol bizi deniz kenarına atmıştı.

Dağ yolunun geçtiği tenha uçurumun tepesine arabayı bırakmıştık. Yol, deniz seviyesinden elli metre kadar yüksekteydi. Aşağıdaki minik alan herkesin giremediği küçük bir plajdı, o kadar küçüktü ki eski evimizdeki salon bile daha büyüktü. Etrafı büyük kayalarla çevriliydi, buraya inmek imkansızdı.

Ama biz özel insanlardık, imkansızlar bize işlemezdi.

Kayalardan yer yer atlayarak, yer yer zıplayarak inmiş ve buraya çıkmıştık. Şimdi ise gün batımının binbir renkli şöleninin tadını çıkarıyorduk.

"Seni ilk gördüğümde, hayatımı borçlanacağımı hiç düşünmemiştim." Dedi bir yudum daha alarak.

Güldüm. "Seni ilk gördüğümde sizi atlatıp kaçma yolları arıyordum ben." Ciddileştim. "O an bu imkansız görünüyordu."

"Ama kaçtın," dedi gülümseyerek. Gözleri hâlâ batmak üzere olan güneşteydi.

"Ama kaçtım," dedim ben de onun gibi. Aslında konuşabilirdik saatlerce, gülebilir, eğlenebilirdik. Ama sadece oturup güneşin batmasını izledik. Uzun zamandır yaşadığım en huzur verici an bu olsa gerekti.

En sevdiğim rengin mor olduğu doğruydu, ama mavi bana huzur veriyordu. Denizdeki rengi, gökteki rengi, gözündeki rengi... Her Tonu bambaşka güzellikteydi.

Pembeler, turuncular, kırmızılar... hepsi dakikalar içinde kayboldu. Koyu lacivert gökyüzü, üzerindeki yıldızlar ve biz kaldık geriye. Bir süre sonra Pietro tekrar bana döndü, artık kafam pırıl pırıldı ama o bana nispeten daha iyiydi.

"Ee, nasıl çıkacağız yukarıya?" Rahat bir şekilde yanıma uzandı.

"Hangi yukarı?" Dedim gevşekçe.

Yüz hatları ciddileşti, "Araba hani- uçurum?" bunların herhangi bir şey ifade edip etmediğine bakmak için yüzünü bana çevirdi hızlıca ama ben çoktan yıldızları saymaya başlamıştım.

Nyx • Pietro MaximoffWhere stories live. Discover now