33

722 69 51
                                    

Selaaam! Hiç uzatmadan sizi bölüme alayım, uzun uzadıya yazdım umarım beğenirsiniz:)

Yine de bir oy verseniz fena da olmaz hani;)

Odadan çıktıktan sonra aramızda biraz mesafe bırakarak yemek odasına girdik

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Odadan çıktıktan sonra aramızda biraz mesafe bırakarak yemek odasına girdik. O baş köşeye, kraliçenin yakınlarına giderken ben de biraz daha ortaya, babamla Thor'un arasına oturdum.

Aralarına girdiğimde ikisi da aynı anda bakışlarını bana çevirdi. Kaşlarını kaldırıp gözlerini büyütüp abartıyla birbirlerine baktılar. "Aesir olarak doğmalıymışsın." Dedi Thor kocaman bir tavuğu önüne alırken.

"Sana baktıkça annene neden aşık olduğumu daha iyi anlıyorum." Dedi babam da tabağını doldururken. Ben birazdan dövüşe çıkacağım için çok daha az yiyerek diğerlerinden önce kalktım. Yemek odasının yan taraflarındaki bir balkona çıkarak gökyüzünü izlemeye başladım.

Buranın en güzel tarafı istediğiniz zaman kendinizi kaybettirebilmekti sanırım. Bir Heimdall vardı, o herkesi görmese mis gibi ortamdı. "Hey, Heimdall," diye mırıldandım. "Beni görüyor musun?"

Kafamın içinde gülen sesini duydum. "Elbette görüyorum, unuttun mu işim bu?"

"Sence beni fazla hırpalarlar mı?" Dedim alayla. Ama cidden soruyordum, Loki hepsini kolayca yenebileceğimi söylediğinde içime biraz su serpilmişti ama yine de tedirgindim.

"Kendine güven, eğer için rahat edecekse; şuan Asgard'da seni yenebilecek bir savaşçı yok."

"Ciddi misin?" Dedim hayretle.

"Şaka yaptığımı düşünüyor musun?"

"Hayır, tabii ki. Ama ne bileyim?" Diye mırıldandım. "Birkaç ay önce hiçbir şeyim yoktu, şuan tanrılarla kadeh kaldırıyorum, çok tuhaf geliyor."

Güldüğünü işittim. "Bol şans, Carissa."

Balkondan içeri girerken kendi kendime söylendim. "İhtiyacım olacak."

Tam kapıdan geçecekken önüme çıkan beden bir adım geri gitmeme sebep oldu. Ben geri geri adımlarken o da üstüme doğru geldi ve balkon korkuluğuyla arasına sıkıştım. "Piet, bir gören olacak." Diye mırıldandım geri durmaya çalışarak, ama kaçacak bir yerim de yoktu.

Tıpkı benimki gibi ona da bir savaş elbisesi giydirmişlerdi. Siyah, zırha benzeyen ve yapısını tam çözemediğim giysinin üzerinde küçük mavi detaylar vardı. Sırtından aşağı inen mavi pelerin gülümsememe sebep oldu.

"Beni güzel hırpaladın," dedi yüzündeki ürkütücü ama çekici de gelen bir ifadeyle. "Sıra onlarda."

Canım biraz eğlenmek istediğinde dudaklarımı ıslattım. "Sen kolay lokmaydın." Yüzü anında değişirken gülmemeye çalıştım. "Esas şimdi korkuyorum."

"Ben mi kolay lokmaydım?" Dedi tane tane. "Pekala, ben de şans öpücüğü almaya gelmiştim ama sanırım daha güçlü birini öpmek istersin." Arkasını dönüp gidecekken kolundan tutup durdurdum.

Nyx • Pietro MaximoffWhere stories live. Discover now