27 ve 28. BÖLÜMLER

911 68 70
                                    

Merhaba!

Arayı fazla açtım biliyorum ancak bunu telafi etmek için iki bölümü birleştirip atıyorum.

İyi okumalar...

"Uyanıyor galiba!"

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

"Uyanıyor galiba!"

"Bağırmasana, korkutacaksın onu!"

"N'oluyor be!" Gözlerimi yavaşça açtım ve doğrulmaya çalıştım ama omuzlarımdan beni geri iten eller buna engel oldu.

"Dur hemen kalkma." Dedi az önce sesini duyduğum kızlardan biri.

Gözlerimdeki siyah bebeklerin geçmesini bekledim. Kötü bir aura hissetmemiştim bu yüzden daha sakindim. En son kriz geçirdiğimi hatırlıyordum, sonra bayılmış olmalıydım.

Nihayet görüşüm düzeldiğinde tepemde bana bakan iki kız gördüm. Bilincim kapanmadan önce hissettiğim keskin kumlar ve soğuk yoktu, sıcaktı hatta yumuşaktı.

Etrafıma baktığımda birkaç battaniyenin üzerinde olduğumu fark ettim. Bayıldıktan sonra beni bulmuş olmalılardı.

Aklıma gelenle tekrar panikledim. "Saat kaç?" Diye sordum alelacele.

"Öğleyi geçti sanırım." Diyerek telefonuna baktı mavi gözlü olan kız. "Bir buçuk."

Pietro'yu bıraktığımda saat 7 bile değildi. Neredeyse 6 saatten fazladır beni bekliyordu. Gitmeden önce ona, yaptığım terk etme şakası geldi, bunu ciddiye almış olabilirdi.

"Gitmem gerekiyor." Diyerek yerimden fırladım, ama kararan gözlerim yüzünden geri düştüm.

"Sakin ol demiştim." Dedi gözlerini devirerek. "Seni bulduğumuzda pek de iç açıcı bir durumda değildin, ciddi bir problemin olabilir."

"Gitmem gerekiyor." Hipnoz olmuş gibi tekrar mırıldandım aynı cümleyi. "Beni bekleyen biri var. Şimdiden meraklanmıştır."

"Eminim seni bekleyen kişi canlı olarak ister." Ben kalkmış giderken beni durdurdu. "Tıp öğrencisiyim," dedi tane tane. Gözüm çok kısa bir süre denize takıldı, eğer üniversite terk olmasaydım ben de bir tıp öğrencisiydim şuanda.

"Ve kısa bir süre önce kıyıya vurmuş bir şekilde yatıyordum, hastaneye gitmelisin. Herhangi bir aile üyen var mı?"

Düşündüm, var mıydı?

O an verdiğim cevap günlerdir süren iç savaşımın ateşkes antlaşmasıydı. "Evet," dedim kahverengi gözlü kıza dönerek. "Bir ailem var... bir babam var."

Bu kadar uzun bir cevap vermiş olmam dikkatini çektiyse de umursamadı. "Telefon numarası var mı?"

Derin bir nefes alıp kafamı toparladım. "Bakın lütfen," dedim net bir sesle. "Bir arkadaşım ıssız bir koyda mahsur kaldı. Neredeyse yedi saattir beni bekliyor olmalı, acilen gitmeliyim."

Nyx • Pietro MaximoffUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum