29

934 76 95
                                    

Selamlarr! Yeniden merhaba, çok çok seveceğiniz upuzun bir bölümle geldim bugün.

Hatta şu ana dek yazdığım en uzun bölüm.

Oy verir ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum, sizi fazla tutmadan okumaya davet ediyorum.

O içinde bulunduğum kürenin Bifrost, adamın Heimdall şu an yürüdüğüm köprünün de Gökkuşağı Köprüsü olduğunu öğrendim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


O içinde bulunduğum kürenin Bifrost, adamın Heimdall şu an yürüdüğüm köprünün de Gökkuşağı Köprüsü olduğunu öğrendim. Uzun ve yarı saydam olan yolun yaklaşık yirmi metre uzağında bekleyen araçları gördüm.

Pek bizim teknolojimize benzemiyordu ancak prensipte uçan bir araba olduğu kesindi. Görevlilerden biri önümüzde selam verdi, "Lütfen sırayla araçlara binin." En önde ben olduğum için ve kolunu hala bırakmamış olduğum için Pietro'yla birlikte uçan arabaya bindik.

Arkamızdan binenler kimlerdi bilemiyorum çünkü etraftaki inanılmaz güzellikten kendimi alamıyordum. Araçlar hareket ettiğinde yanımda duran Pietro'yu dürttüm. "Pietro baksana! Sular resmen boşluğa dökülüyor!" Diye ona döndüğümde onun zaten bana baktığını gördüm.

"Ne, nasıl-" eli ayağına dolaşarak gösterdiğim yere baktı. "Oh evet, çok güzel."

Gülüp omzuna vurdum, yolda gördüğüm ve onun da gördüğü daha birçok şeyi tekrar tekrar gösterdim. Ancak bir süre sonra şehrin içinden geçerek şatoya vardık, uzaktan da fark edildiği üzere çok büyüktü ve neredeyse tamamı altındandı.

Babamın en zengin yenilmez olmadığını anlamam birkaç saniye düz bir şekilde boşluğa bakmama sebep oldu.

Olsun yine de hala en zeki yenilmezdi.

Araçtan indikten sonra diğerlerinin de inmesini bekledik, son olarak babam ve Natasha indiğinde hepimiz buradaydık.
Thor bize yol gösterirken büyük bir salona girdik, dümdüz bir alan ve sonundaki taht. Etrafı incelemeye devam ettim, duvarlardaki resimler, barış antlaşmaları, altın, altın ve daha çok altından sonra tahtın önüne gelmiştik.

Ama sandığımın aksine boştu, Thor resmen fake atarak sağdaki bir koridora ilerledi ve bir kat yukarı çıktık, tekrar uzun bir koridora girdiğimizde birileriyle konuşan uzun siyah saçlı bir adam gördüm.

Ben bu adamı tanıyordum, birkaç sene evvel babamı Stark- Avengers kulesinde atan kişiyle aynıydı. Fesatlık tanrısı, kötülüğün beden bulmuş hali karşımda ve o kadar güzeldi ki.

Porselenden oyulmuş gibi duruyordu ancak kendimi asla büyüsüne kaptırmazdım, kötülüğün ve yasağın dikkat çekici olması gibi Loki de öyleydi. Bu onun özelliklerinden biriydi, sonuçta gözden düşmeden önce o tanrının favorisiydi, özene bezene yaratılmıştı.

Bizi gördüğünde alayla buraya döndü ve adım adım yaklaşmaya başladı. Thor'un hemen yanında duruyordum bu yüzden mimiklerini okumak zor olmadı. "Kardeşim ve onun Midgard'lı dostları, hoşgeldiniz." Dedi alayla reverans yaparken.

Nyx • Pietro MaximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin