Bölüm 8

46 9 4
                                    

Andreas'ın ağzından;

Denizdeydik... Berceste ve ben. Ellerim onun belindeydi, onun elleri benim omzumda ve kalbimdeydi... elini kalbime koyması endişelenmeme sebep olmuştu çünkü kalp ritim bozukluğum vardı. Şuanda da kalbimin pek sağlıklı attığını düşünmüyordum. Heyecandan... Berce'ye başından beri iyi yaklaşıyorum çünkü... çünkü burada yalnız başına, ve ben onun gözlerinde bir şey görüyorum. Gözlerinde bir şey var, acılı bakıyor Berce. Farkında değil ama benimle konuşurken elleri titriyor. Neden titriyor? Titremesin...

"Andreas, çektiler. Bitti." dediğinde  dalgınlığım uçtu.

"Ha, tamamdır. Okey."

"Çıkalım." dedi ve suyun içinde zorlukla adım atmaya başladı.

Ben de arkasından ilerledim. Onun acı çekmesini istemiyordum, her kim onu üzüyorsa onu mahvetmek istiyordum. Gülümsesin, istiyordum.

Bize verilen iki havluya sarıldık ve Berce yere çöktü. Kumlara oturdu.

"Bitti mi?" diye sordu yönetmene. Yönetmen başını salladı. Sıkılmış mıydı?

"Sıkıldın mı?" diye sordum.
"Yoo," dedi. "üşüdüm sadece."

Üşümesin...

Bir çalışana işaret edip, ceketimi getirmesini söyledim.

"Ceketimi getiriyorlar." dedim.
"Tamam."  dedi.

"Sende bir şeyler var sanki?" diye sordum.

"Hislerim beni boğuyor," dedi. "Boğuluyorum emin olacağım derken."

dedi ve arkasını dönüp gittiğinde peşinden ilerledim.

Kendi karavanına girdi, karavanına girdim. Çantasından ilaç çıkardı ve suyuyla birlikte içmeye başladı. Ne ilacı içiyordu?  Suyu çantasına geri sokunca soru sordum.

"Ne ilacı içiyorsun sen?"

"Git,Andreas," dedi. "git, lütfen."

"Neden? Bak bir şey mi oldu? Niye ilaç içiyorsun?"  dedim.

Birden bağırdı.

"Git, Andreas, git! Neden ilaç içiyorum, çünkü panik atağım var! Çünkü yaşadıklarım var! Çünkü çocukluğumu cehenneme döndürdüler! Çünkü dayanamıyorum artık! Dünyanın öbür ucuna kaçtım, onlardan uzak kalayım diye. Onlardan uzak kalsam da izleri benimle birlikte gelmiş! Bıktım, yoruldum! Dayanamıyorum anlıyor musun? Dayanamıyorum!" Ağlamaya başladı. "Çünkü o küçük çocuk yoruldu artık!"

O an anladım. Çocukluğunda haketmediklerini yaşamış, hakettiklerini yaşayamamıştı. Yarası çocukluğundan geliyordu.

Omzuna dokundum. İrkildi ve elimi geri itekledi.

"Anladığım kadarıyla, sen... zor bir çocukluk geçirmişsin. Seni anlıyorum, çünkü insan benzer şeyler yaşadığını daha kolay anlıyor ya. Senin geçmişinde ne oldu bilmiyorum ama, senin gözlerinde başından beri bir şey görüyordum. Bu gün ne gördüğümü anladım. Yaralı bir çocuk. Senin ruhun hala o zamanda kalmış, Berce. İstersen... senin ruhunu iyileştirebilirim?"

BAYILIYORUM ARKADAŞLAR!!! NE OLUR BÖLÜM HAKKINDA NE DUSUNDUGUNUZU YAZIN, SEVİLİYORSUNUZ!


GEÇMİŞİN SANCISI Where stories live. Discover now