Bölüm 28

46 7 4
                                    

                          Bir hafta sonra

Andreas'tan;

"Kalbin sağlıklı görünüyor, Andreas. İlaçlarını düzenli içtiğin sürece bir problem olmayacak."

Doktor kontrolündeydim ve çok şükür, bir problem yoktu.

Berce de yanımdaydı, ona yapacağım sürprizden haberi yoktu...

"Oh, çok şükür!" çıktı ağzından Berce'nin. Gülümsedim.

Daha sonra, hastaneden çıktık arabaya bindik ve sahil yoluna girdik.

"Nereye gidiyoruz?" dedi.

"Sürpriz!" dedim.

"Allah Allah!" dedi.

Yaklaşık yarım saatin sonunda sahildeydik.

Berce'nin beline sarılıp, ellerimle gözlerini kapattım. O şu an kahkaha atmakla meşguldü. İkimiz yürürken sonunda hedefe ulaştık.

Berce'nin gözlerini açtığım an, büyülenmiş gibi etrafa bakındı.

Denizin içine bir masa kurdurmuştum.

Sahil, balonlarla süslenmişti ve bu manzara güneş ile beraber Berce'nin daha da dikkatini çekmişe benziyordu. Anlamayan gözlerle bana baktı.

"Gel." dedim. Ve denize doğru yürüdük. Berce, beyaz fırfırlı elbisesinin eteklerini kaldırıp, suya girdi. Ben de girdiğimde ikimiz de sandalyelere oturduk.

"Sevgilim, bu gün buraya gelmemizin bir sebebi var." dedim.

"Nedir o?" diye karşılık verdiğinde konuşmaya başladım.

"Ben seninle, yaşadığımı hissettim, bir şiirin en güzel dizesi. Dünyada başka bir duygunun vârolduğunu, benim kalbimin de sevebileceğini hissettirdin sen bana. Biz birbirimizin yaralarına merhem olduk ve sen gelmeden önce, hayatın anlamını anlamayan ben, seni hayatım yaptım. Seninle bir ömür geçirmek, yaşlanmak, gülmek, ağlamak istiyorum, Berce. Benimle evlenir misin, mon amour?"

Berce birkaç dakika cevap vermedi. Daha sonra, gözleri dolmaya başladı.

Başını salladı ve;

"Evet!" dedi. "Seninle ağlamaya da gülmeye de varım!"


....

GEÇMİŞİN SANCISI Where stories live. Discover now