Bölüm 11

37 9 5
                                    

Gözümü açtığımda evde değildim. Etrafın renklerinden ve başımda asılan serumdan anlayacağım üzere, hastanedeydik. Gözümü biraz daha gezdirdiğimde Andreas'ın başımdaki koltukta oturduğunu gördüm. Telefonuyla meşguldü. Uyandığımı anlasın diye hafifçe  boğazımı temizledim.

-"Berce! Uyandın mı?" dedi umutlu bir sesle.

"-Hıhı." dedim. "Ne oldu bana? En son sen gelmiştin?"

-"Panik atak geçirmişsin... öyle söylediler" dedi buruk bir sesle.

-"Anladım. Saat kaç?" dedim. Ne kadardır burada olduğumu merak ediyordum.

-"Saat beş.  Sabah beş, altıya geliyor."

-"Kaç saattir uyuyorum?"

-"İki saattir uyuyorsun."

-"Sen iki saattir benim başımda mı bekledin? Hiç uyumadın mı?"

-"Uyumadım, Berce. Beni boşver, kendini düşün." dedi fakat ben şok içindeydim. İlk defa bir insan tarafından bu kadar önemsendiğimi hissettim.

-"Ne zaman çıkarız buradan?" diye sordum. Teşekkür etmedim.

-"Bilmiyorum, doktor gelsin. O söyler." dedi. "Bak geliyor!"

Kafamı orta yaşlı, saçlarında yer yer beyaz olan doktora çevirdim.

Doktor bir şeyler söyledi ama anlamadım.

Fransızca bilmediğim için, İngilizce olarak "Fransızca bilmiyorum." dedim.

Ben böyle söyleyince, Doktor İngilizce olarak, "Serumun bitmiş, çıkabilirsiniz. Ama eczaneden ilaçlarını almayı unutma!" dedi.

-"Tamamdır, her şey için teşekkürler." dedim, Andreas da Fransızca bir şeyler söyledi. Sanırım teşekkür etti.

Daha sonra beni kalkarken görünce hemen gelip, kolumdan tuttu ve kalkmama yardım etti.

-"Teşekkürler." dedim zar zor.
-"Etme,Berce. Bir şey yapmıyorum. Yapmam gereken bu." dedi.

Kalktığımda beklemeden koluma girdi, ve yürümeme yardım etti. Beraber arabaya yürüdük. Vardığımızda, ona arabayı benim kullanmamı teklif ettim. Şaşırdınız değil mi?  Ama Andreas, beni en kötü anımda gören tek kişiydi, ve bana yardım etmişti. Artık ona karşı biraz daha iyi ve arkadaşça yaklaşabilirdim değil mi?

-"Sen iyi misin ki? Ben kullanayım ya, bir şey olmaz." dediğinde yapay bir şekilde sinirlendim.

-"Aaa, Andreas! Ben kullanacağım işte! Yordum zaten seni."

-"Sen beni yormazsın,Berce." dediğinde kalbimin atış sesleri dışarıdan duyuluyor muydu merak ediyordum. "Sevdiğim bir 'arkadaşımsın',  sevdiğim insanlar beni yormaz."

-"Tamam o zaman." dedim gülümseyerek. Ama bir tuhaf olmuştum nedensizce.

Arabada yerlerimizi aldığımızda ben başımı koltuk ile kapı arasına dayayıp, uyuyakalmışım. Eve geldiğimizde gözlerimi açabildim ancak.

Arabadan indik, apartmana girdik ve Andreas ile ayrılırken;

-"Andreas," dedim. "Yanımda olduğun için teşekkür ederim. İlk defa yalnız hissetmedim."

Andreas'ın şaşırdığı gözlerinden belliydi. Kim beklerdi ki benden böyle cümleler? Ben de kendimden beklemiyordum ki. Ama Andreas bu günden sonra "gerçekten" arkadaşımdı. Bunu hissediyordum. Bir insan zor bir durumunuza şahit olduysa,  ona daha yakın hissediyordunuz.

-"Teşekkür edilecek bir şey yapmadım, Berceste. Ama biz arkadaşız, elbette yanında olurum." dediğinde gülümsedim ve ona el salladım.

Eve girdiğimde aklıma bir şey gelmişti...


Sizce Berce ne yapacak??

Bölümü beğendiniz mi?

Okuduğunuz için teşekkür ederim 💜

GEÇMİŞİN SANCISI Where stories live. Discover now