Bölüm 12

39 9 6
                                    

Eve girdim. Yapsam mı yapmasam mı diye çok kafa patlattım ama "arkadaşı" olarak yapacağımı düşünürsek, kötü bir fikir değildi. İlk kez yalnız kalmamıştım, ve öyle bir insandım ki; bana edilen bir tane güzel sözü bile unutmuyordum.

Mutfağa girdim. Ve sufle yapmak için kolları sıvadım.
                                   ***
Yaklaşık 45 dakika sonra sufleleri soğumaya bırakmış, ellerimi yıkıyordum.

Ellerimi yıkadıktan sonra, mutfaktaki suflelerden iki tanesini tepsiye koyup, yukarıya çıktım. Kapısını iki kere tıkladım ve beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı açıldı.

"-Berce?" dedi Andreas, beni ellerimde sufleler ile görünce.

-"Merhaba," dedim çekingen bir sesle. "Ben sufle yapmıştım da, sana da ikram etmek istedim. Yanımda olduğun için teşekkür ederim."

"-Çok teşekkür ederim,Berce."dedi. "Ayrıca rica ederim. Kim olsa aynısını yapardı."

-"Yok, işte öyle değil. Herkes aynısını yapmıyor. Neyse, Afiyet olsun. Umarım seversin."

-"Eminim ki severim. Sen yapmışsın, o yeter." dedi. Sonra yanlış bir şey söylemiş gibi düzeltti. "Yani, emek vermişsin. Emeğe saygım sonsuz." dedi

-"Anladım. Tamam, ben gideyim. Afiyet olsun. Ve tekrar, çok teşekkür ederim!" dedim gülümseyerek.

Gülerek başını salladı.

"-Berce," dedi. "Sen hep böyle gülümse tamam mı? Mutsuzluk sana yakışmıyor."

-"Peki." dedim. Ama dokunsanız ağlardım, o kadar. Böyle iltifatlara alışık olmayınca, "Öylesine" olmayan bir insan size böyle konuşunca, duygularınızı kontrol edemiyordunuz.

"Öylesine" derken, sevdiğim bir arkadaşım. O yüzden "öylesine" değil yani. Evet, böyle...

Ah, Berce ah! Yavrum devran dönüyor. Yarın ne olacağını bilemezsin... 🥰🥰🥰

Siz bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz??

GEÇMİŞİN SANCISI Where stories live. Discover now