Bölüm 18

38 8 0
                                    

-"İstersen dışarı çıkabiliriz?" dedi.
Başımı olumlu anlamda salladım.

"-Beklersen, üzerimi değiştirip geleyim?" dedim.

-"Beklerim tabii." dedi. Onun çok anlayışlı bir insan olduğunu kavramıştım ama korkuyordum...

Odama ilerledim. Üzerime lacivert bol pantolon, bir de pembe, kadife, kolları balon kol olan göbek üstü bir tişört geçirdim. Telefonumu ve çantamı aldıktan sonra Andreas'ın yanına ilerledim.

-"Çıkabiliriz." dedim.

-"Tamam, hadi." dedi ve ayakkabılarımı giymem için önümden çekildi. Benden sonra o da ayakkabılarını giydi ve çıktık.

-"Araba'yla mı gidelim, yoksa yürümek mi istersin?" diye sordu.

-"Bu gün hava güzel. Yürüyebiliriz." dedim.

Başını olumlu anlamda salladı ve apartmanın kapısını açıp, çıkmamı bekledi, peşimden o da çıktı.

Bir süre sahile doğru konuşmadan yürüdük.

Daha sonra Andreas, başka bir yöne bakmaya başladı. Başımı baktığı yöne çevirince bir Pamuk Şekerci'ye baktığını gördüm. Bana döndü, gülümsedi ve eliyle "Bir dakika" işareti yapıp, Pamuk Şekerci'nin  olduğu tarafa doğru yürüdü.

Ben de onu izliyordum. Cüzdanından para çıkarıp, adama verdi ve elinde bir tane pamuk şeker ile bana yürümeye başladı.

Yanıma gelince ;

-"Al bakalım." dedi. "Suratını güldürür belki diye düşündüm."

Gözlerim dolmuştu. Birazdan ona yapacağım şey için, içim yanıyordu.

-"Oturalım mı Andreas?" dedim karşımızdaki bankı göstererek.

-"Olur." dedi.

Oturduğumuz zaman, bana soru sormaya başladı.

-"Berce, sen kendin gibi değilsin. İyi misin? Merak ediyorum."

Anlatmaya karar verdim o an. Doğru düzgün başlamamışken ilişkimiz, böyle bir şey yapmak daha doğru olur, daha az acıtır diye düşündüm.

-"Andreas, biliyor musun? Annemle babam evlenmeden önce babam anneme karşı çok iyiymiş, ama sonradan bambaşka bir adam olmuş Anneme karşı... ben bu gün bir kabus gördüm. Zaten ne zaman gerçekten mutlu olsam, gecesinde kesinlikle bir kabus görürüm."  Histerik bir gülüş çıktı dudaklarımdan. "Kabusta, babam gibi davranıyordun. 'Lanetlisin sen!' diyordun bana... hani onu da geçtim babam gibiydin ya, inanabiliyor musun?"

Lafımı böldü.

"Ve sen de düşündün ki; 'Andreas şimdi böyle bir insan, ama ilerde değişirse, babam gibi olursa ne olur?' diye değil mi?"

Utanarak başımı salladım. Gözlerine bakamadım...

-"Ne demek istiyorsun şu anda?" diye sordu.

-"Yani diyorum ki, biraz ara verelim. Ben kafamı toparlayayım. Hem böylece sana haketmediğin gibi davranmam."

Yutkundu. Boğazındaki Âdem elması hareket etti.

Ellerimi tuttu.

-"Bir soru soracağım sadece," dedi.
"ben mi geldim üstüne? Gerçekten, öyle bir şey olduysa da istemeden olmuştur, özür dilerim."

"-Özür dileme, ben tam olarak hazır hissetmeden sana umut verdim. Kabahat bende. "

"-O gördüğün kabustan sonra, bana da güvenmiyorsun değil mi?"  dediğinde ilk başta cevap veremedim.

"-Sadece ara verelim, diyorum. Daha sağlıklı bir ilişkimiz olması için..."

-"Benden vazgeçmezsin değil mi?" diye sorduğunda suratında küçük bir çocuğun ifadesini gördüm. Annesi ve Babasının boşandığından bahsetmişti. Büyük ihtimal "Vazgeçmek" derken arada kalmasını kastediyordu.

Kıyamadım o çocuğa, zararı veren ben değilmişim gibi...

Sarıldık

"-Senden vazgeçmedim, vazgeçmem! Küçük bir ara sadece. İkimiz de kafamızı toplayalım, o sefer daha sağlıklı bir şekilde yürütülür ilişkimiz."

Saçlarımı öptü.

-"Tamam." dedi. "Senin iyiliğin için."

-"Bizim iyiliğimiz için."

Sarılmamız sona erdi.

-"Kısa bir süre! Ben yine sana geleceğim. Önceden buraya, sana geldiğim gibi..."

-"Yine bana gel, ve hiç gitme o sefer tamam mı? Ve şunu bil Berce; Benim hasta kalbim, sadece senin için böyle attı!"

Yüzüne dokundum.

-"Sen benim, yaramı paylaştığım ilk ve tek kişisin. Beni anlayan ilk kişisin, o yüzden yerin her zaman farklı olacak. Kısa bir süre için böyle yapacağız... " dedim. "Hem bilmiyor musun? Berce'nin yolları hep Andreas'a çıkar."

-"Yolların hep bana çıksın, Mon amour."

-"Söz!" dedim ona ve , arkamı dönüp, bilinmezliğe ilerledim tekrar...

Hepimize geçmiş olsun.

GEÇMİŞİN SANCISI Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang