Bölüm 16

37 9 0
                                    

Selamlar! Nasılsınız? 16. Bölümden devam ediyoruz, keyifli okumalar!

Saat gece ikiydi ve biz hala setteydik. Benim sahnelerim bitmişti ama Andreas hala çalışıyordu, onu bekliyordum. Yaz ayındaydık ama hava hafif hafif esiyordu ve bu, gece olduğu için daha da şiddetleniyordu. Karavanda ayağa kalktım, ve çantama doğru ilerleyip, kalın bir şalı omuzlarıma aldım.  Daha sonra karavandaki koltuklardan birine oturup, gözlerimi kapattım.

                                       ***

Saçlarımdaki baskıyla gözlerimi açtığımda, Andreas'ın yanı başımda saçlarımı okşadığını gördüm. Gülümsüyordu. Gülümsedim.

"-Saat kaç?" dedim.

-"Beş." dedi. "Günaydın."

-"Senin sahnelerin ne zaman bitti?"

-"Yaklaşık yarım saat önce." dedi yorgun bir gülümsemeyle.

-"Yoruldun değil mi çok? Ne zaman gidiyoruz eve? Gidelim de dinlen sen biraz."

-"Sanırım çıkabiliriz." dedi.

-"Tamam o zaman, alayım çantamı çıkalım."

                                         ***

"Andreas," dedim. "Neden ben? Yani, ne bileyim."

"Çünkü, Mon amour;" (Fransızca- aşkım) "Kalbimin bu şekilde çarpmasını sadece sen sağladın. Çünkü birçok insan var ama, ben sadece senin gülüşüne deliriyorum. Çünkü... sen, sevgilim. Sen..." 

"Tamam." dedim gülümseyerek.

"Ne tamam?" dedi gülümseyerek.

"Utandım." dedim başım aşağı bakarken.

"Utanma." dedi. "Şimdiye kadar böyle şeyler duymadığını biliyorum. Ama bu saatten sonra, yani hayatında ben varken ve bizim ilişkimiz sürdüğü sürece, böyle şeyler duymaya alışabilirsin." Bana baktı, gülümsedi. "Kötü anılarının üzerine, güzel anılar ekleyeceğiz." dedi. Sonra trafikte durduğumuz sıra, bana dönüp, elini yanağıma yerleştirdi. "Benim istisnam sen olacaksın. Biz birbirimizi çok seveceğiz ve bir gün sen gerçekten   insanlara güveneceksin."

"Hayatımda olduğun için teşekkür ederim. Sana ne kadar belli edebilirim bilmiyorum, ama seni hep çok seveceğim."

Elimi aldı, yanağına yerleştirdi ve okşadı. Gülümsedim. Sonra, yanağıma bir öpücük kondurdu.

                                  ***

Eve gelmiştik. Apartmana girerken elimi tutmuştu ve hala el ele'ydik.

"Ben gideyim." dedim.

"Biraz daha kal." dedi. Çocuk gibiydi.

"Eve gitmem gerek, çok uykum var."

"Tamam o zaman." dediğinde suratına bir hüzün oturmuştu.  Birden ondaki hüzün kendimi kötü hissettirdi.

"Gözlerindeki bakışı değiştirmeden gitmem!"

"Tamam o zaman, hep böyle bakayım da gitme." dediğinde gülümsedim.

"Yemin ediyorum, çocuk gibisin ya!"
 
Beni kendine çekip sarıldı. Parmakları saçlarımı okşuyordu.

Ayrıldığımızda birbirimize el sallayıp, evlerimize girdik.

                                 ***
Pijamalarımı giymiş, salonda oturuyordum. Canım sıkılmıştı. Telefonumdan rastgele bir şarkı açtım. "Muhtemel Aşk"tı. Biraz ses verdim ve telefonu orta sehpaya koydum.

"Muhtemel aşk için,
Virane oldum..."  diyordu şarkı. Bu kısımda gözlerimi kapadım. Aklıma direkt olarak Andreas geldi, bu normal miydi? Sanırım, normaldi... telefonumun titremesiyle elime aldım, mesaj atmıştı.

"Sana aşık olduğumu anladığımda bu şarkıyı dinliyordum. :) "

Tesadüf müydü?

"Dinlerken benim de aklıma sen geldin."

"Kalp kalbe karşı, o zaman?"

"Kalp  kalbe karşı."

"İyi sabahlar, Mon amour."

"İyi sabahlar, Andreas."

Telefonu sehpaya geri bıraktım ve yatağa bile gitmeden, koltukta gözlerimi kapadım. Rüyamda bu gün yaşadıklarımı göreceğimi biliyordum.

GEÇMİŞİN SANCISI Where stories live. Discover now