Azılı seri katil farelerin katilleri

1.6K 165 142
                                    


□■□□■□□■□□■□□■□□■□□■□□■□□■□

Onlara c sınıfı deme nedenim bu tarz kötü adamların çok tahmin edilebilir olmasındandı. Halı altına gizli geçitler saklarlar bir de savaşı kaybetmeden hemen önce, daha öncesinde hazırladıkları kötücül konuşmalarını yaparak ki bunu da kimse dinlemezdi (o sırada sandalyeye bağlandığı ipleri çözmeye çalışan ana karakter de onu kurtarmaya gelen diğer karakterler de) ana karakterin zaman kazanıp kurtulmasını sağlarlar ve o boktan konuşmayı yaparken kendilerini mahvederlerdi.

Üstelik o berbat konuşmayı bir önceki geceden hazırlayıp ezberlemeye çalıştıklarına ve en sonunda beceremeyip ellerine yazıp harekete geçtiklerine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.

Geçtikleri eğitim ve rehberlerini az çok tahmin edebilirdiniz. Bu eğitime başvurmak içinse sadece üç şeye bakılıyordu:

1- Burnunuzun yamuk ya da kemikli olması

2- Güçlü bir diyafram kasınızın olması

3- Sararmış dişlerinizin olması

Daha önce burnu güzel olan c sınıfı ucuz bir kötü adam görmemiştim. Temel şartların başında çirkin bir burun yatıyordu çünkü.

Diyafram kasınızın güçlü olması ve diyaframdan nefes almayı bilmeniz lazımdı çünkü onca konuşmayı ve 2 dakika süren kötücül kahkahayı yaptıktan sonra nefes nefese kalmamalıydınız.

Dişleri güzel olan c sınıfı kötü görmeniz imkansızdı. Tıpkı tam kazanacağı sırada hayat hikayesini ve karaktere olan kinini anlatmayan bir kötüyü görmenizin imkansız olduğu gibi. Edebiyat eğitiminin de bu sırada verildiğini düşünüyordum ben. O fiyakalı bitiş cümleleri başka türlü söylenemezdi.

C sınıfı kötü karakter olmaktan daha kötü bir şey varsa bu da tarihte bir ilk olarak üç özelliğin birini karşılamadan c sınıfı kötü olmaktı. Burnum, dişlerim güzeldi. Diyaframım konusunda emin değildim ama çok güzel bir konuşma hazırlardım.

Yerdeki çok da gizli olmayan tahta kapağı kaldırdığımda beklediğim gibi gizli bir geçitle karşılaşmıştım.

Ben karanlık geçide kararsızlık ile bakarken aynı tıkırtı yine duyuldu.

Korku filmlerinde ilk ölen salakların ortak noktası evden bir ses geldiğinde siktirip gitmek yerine sesin kaynağını araştırmalarıydı.

Zamanında çokça sövdüğüm o aptal karakterlerle aynı şeyi yapmak tükürdüğümü yalıyor gibi hissettirse de başka bir tercihim olmadığını biliyordum.

Öncelikle ben bu evden gidemezdim. Bu dünya ve, daha yeni bu gizli geçidi keşfetmiş olmama bakılırsa, bu ev hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Bu güvensizlikler yüzünden bir yere gidemezdim işte. Öğrenmem lazımdı. Beni, bu evi ve bu geçidi çözmeliydim.

Aşağıda beni neyin beklediğini bilmiyordum. Bir fare veya azılı bir katil veya azılı bir katil olan fare olabilirdi. Bu yüzden beni bekleyen şeyin ne olduğunu görmek için dikkatle küçük merdivenden aşağı indim.

2 metre yüksekliğinde olan tünele girdiğimde yanıma ışık kaynağı almamış olmamın aptallığını yeni yeni fark ediyordum. Neyseki açık olan kapaktan biraz da olsa gün ışığı geliyordu içeriye.

Toprak tünelde biraz ilerlediğimde sağ tarafımda gördüğüm tahta kapı ile duraksadım. Bu oyunun türü fantasikten korku-gerilime doğru çok hızlı bir değişim yaşamış gibiydi.

Kapının önündeki birkaç basamağa çıkarak kapı ile burun buruna geldim ve derin bir nefes aldım. Buradan tıkırtılar daha net duyulabiliyordu. Sanki bir şey duvarlara vuruyor gibiydi.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now