Evdeki bulgurun bağlı olduğu kritik kararlar

815 135 84
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum öpüldünüz

♡♡♡

"İçeri gizlice mi girelim?" Ağzımdan çıkar çıkmaz bu sorunun saçmalığını fark ettim. Hiçbir şey olmamış gibi Vini'yi ödünç aldığım yere geri bırakamazdım. Bahsettiğim şey Vini'ydi sonuçta, kaçırdığım bir prens... Yine de onları yanıldıklarına ikna edemez miydim? Önümüzde dimdik yükselen kapı bile o kadar büyüktü ki sarayı tahmin etmeye çalışmak hayal gücümü zorluyordu. Bu süre boyunca çocuğun saraydan dışarı çıkarılmadığını, sadece büyük sarayda bir yerlerde olduğunu söylemeliydik. Vini'nin haftalardır benimle olmasına karşın kaybolduğunun haberinin yalnızca 1 hafta önce gelmesinin sebebi buydu, belki de kaybolduğunu yeni fark etmişlerdi. Tamam, muhtemelen halkın paniğinin ve beraberinde getireceği sorunların önlenmesi için basına yeni sızmıştı. Ama diğer türlü de oldukça mantıklı bir sebep yani.

"Ben kapıda bırakıp geri döneyim o zaman?" Evde yoktunuz kargoyu kapıya bıraktım gibi oldu bu da... Vini her zamanki gibi bakışlarıyla beni yargılarken ben de kapıda dikilen saray muhafızlarına kaçamak bakışlar atıyordum. Tamam buraya kadar gelmiştik ama Vini'yi nasıl teslim edeceğimi hiç düşünmemiştim. Yani sorarlarsa söyleyeceğim yalanları çok düşünmüştüm ama saraya kolumda Vini ile nasıl gireceğimi hiç düşünmemiştim. Mesela en başında saraya gitmeyi bile düşünmemiştim. Gidip muhafızlara yolda buldum diyerek teslim edebilirdim. Ya da Vini kendisi kaçtım ve geldim diyerek de muhafız birliğine ulaşabilirdi. Saraya kadar gelmeme gerek yoktu. En azından ilk düşüncem buydu ama sonra bir şeyi fark ettim: er ya da geç gazetelerde boy boy resmimin sergileneceğini... Yani önce muhafız birliğine gitsem eşikten geçtiğim anda muhtemelen aranan bir suçlu olduğum için neden geldiğimi bile sormadan beni tutuklarlardı. Vini'nin tek başına gideceği olasılık da hiç hoşuma gitmemişti. Genelde filmlerde karakter tam kurtuldu derken yardım istediği polisin rüşvet alıp kötülere çalışan birisi olduğunu öğrenirdik. Polis iyi biriyse de muhtemelen tam ana karakteri kurtaracakken ölürdü. Paranoyak olduğum için en iyi ihtimal gidip ellerimle teslim etmekmiş gibi gelmişti. Tabii buraya kadar getirsem de olurdu ama içeri girersem belki 'Prensi kurtaran Yurttaş' olarak yasal bir dokunmazlık kazanırdım ve Aragon beni şikayet edemezdi.

"O kadar hatrım var, seni kaçırdığımı ve zorla bir bodrumda tuttuğumu söylemezsin değil mi? O üç, ah pardon artık iki, kardeşi şikayet edebilirsin. Hatta benim seni onların elinden kurtardığımı söylersin. Havalı bir şekilde kurtardım tamam mı? Anlaştık değil mi?" Gelirken yüzlerce kez yalvardığım gibi tekrar yalvarmayı seçtim. Vini gerçekten de bana kin güdüyor gibi görünmüyordu ama sarayın sınırlarına girdiği anda 'Bu kadın beni kaçırdı ve bodruma kilitledi daha sonra zorla patates çorbası yedirdi' diye beni şikayet etmeyeceğinin garantisini kimse veremezdi. Bunu yapmakta özgür ve haklı olduğu için gerçekten bu konuda yapabileceğim bir şey de yok zaten. Sadece dua edebilirim. Vini olmasa bile boğazına bıçak dayadığım o soylu çocuk da beni şikayet edebilir. Hay kara geçmişim!

"Artık içeri girecek miyiz?" Sıkılmış sesi oldukça beklendikti. Asıl beklenmedik olan bir saat boyunca uslu uslu benimle beklemesiydi.

"Bekle! Kendimi hazırlamam lazım."

"Son bir saattir yaptığın şey neydi öyleyse?" Tamam, buraya yaklaşık bir saat önce gelmiştik ve ben hazır olmadığım için bir türlü saraya açılan kapıya ilerleyememiştim. Ancak boş durmamıştım, kafamdaki tüm a, b, c, d ve e planlarını gözden geçirmiştim.

"Son bir kontrol yapayım bekle." Gözlerim önce Vini'yi sonra kendi üzerimi taradı. İkimiz de kaliteli kıyafetler giymiştik. Vini'nin sefil bir halde görünmesine izin veremezdim sonuçta. Aslında kendime çuval geçirmeyi düşünmüştüm ilk başta. Böylece insanlar fakir ama iyi niyetli biri olduğum için beni öveceklerdi. 'Yememiş yedirmişsin, giymemiş giydirmişsin, asil prensimize olan hizmetlerinden ötürü al sana bir kese altın' diyerek beni ödüllendirebilirlerdi. Bu düşünceden hızlıca vazgeçtim çünkü Vini'yi yeterince kötü emellerime alet etmiştim. Buradan ayrıldıktan sonra alacaklılardan kaçarken pis bir sokak köşesinde açlıktan ve parasızlıktan ölecek miyim? Hiç sorun değil, en azından iyi birisi olarak ölürüm.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now