Tatlı küçük turtalı Josef'in hediyeleri

1.3K 171 48
                                    

"Bunu asla giymem." Kıyafetin kırışan yerlerini elimle silkeyelip düzelttikten sonra bir adım geri atıp gururla eserime baktım.

"Giydin bile." Bana korkutucu sandığı bakışlarını dikmişken aklımda sadece küçük civciv dehşet saçtı manşetleri canlanabiliyordu.

Ufaklığa o kir paçavraları giydirmemin yolu olmadığından kendi dolabımda uygun bir şeyler aramıştım. Tabii dolapta neredeyse tek parça bir kıyafet yoktu. Hepsi korseli, zibilyon tane içlik ve bir şeyleri olan gösterişli elbiselerdi. Onları Vini'ye giydirmemin yolu yoktu. Giyse bile yürümesinin bir yolu yoktu. Bu yüzden mecburen dolaptaki tek basit olan kıyafete yani geceliklere yöneldim. Bazıları kısa ve seksi gecelikler olduğundan (seksi oluşu beni endişelendirse de) kullanılabilirdi. Ancak seksi olmayıp düz olan birkaç gecelik ise Vini'nin hareket etmesini zorlaştırırdı. Belki de bir battaniyeye sarıp onu bir köşeye koymalıydım ama nedense bu fikir hoşuma gitmemişti.

Bu yüzden normalde diz üstü olan ama Vini'nin dizinin altına kadar uzayan, kısa (en azından bana göre) bir gecelik giydirmiştim. Bu diğerleri arasında en az dekoltesi olandı.

"Bununla dışarı çıkamam." Ah gecelik seçmem iyi bir fikirmiş, potansiyel evden kaçma tehlikelerini anında sıfırladım!

"Çıkma zaten." İnsanların tuhaf zevkleri olan pedofili bir insan kaçakçısı olduğumu düşünmesini mi istiyordu?

"Çıkar şunu lütfen. Çıplak durabilirim." Tam olarak hangi mevsimde olduğumuzu hatta bu evrende mevsim olup olmadığını bilmesem de şu an hava sıcaktı. Yine de bir çocuk tüm gün çıplak oturursa üşütebilirdi. Ayrıca kaçırdığım çocuğu gecelik giymeye mi zorlamak yoksa çıplak tutmak mı daha uygunsuzdu emin değildim. Ancak düşüncem bir şeyler giymesi yönündeydi. Islak havlusuyla otursa sabaha zatürre olacağından başka bir şansımız yoktu. Kendi kullandığım havluyu da ona kullanmak istemiyordum. Ne var? Benim bazı takıntılarım var.

"Olmaz hastasın. Üşütebilirsin." Travmatize olmuş gibi kendisine baktıktan sonra hemen kafasını çevirdi ve kısık sesle mırıldandı.

"Bunu giydiğime inanamıyorum..." Çok fazla abartmıyor muydu? Bir yerlerde kaçırdığım ve varlığından haberdar olmadığım başka çocuklar yoksa bu evde yalnızdık. Bu kadar olay yapmasına hiç gerek yoktu tam bir drama queendi.

"Abartıyorsun. Nesi bu kadar kötü?"

"Bu kız kıyafeti!" İğrenircesine üstündekine baktı.

"Kıyafetlerin cinsiyeti olmaz. Herkesin kendi tercihi."

"Görünüşe göre benim kendi tercihim değil!"

"Tamam tamam... Sana gidip yeni kıyafetler alacağım ne olur sus artık. Ben yokken uslu uslu burada otur. Tanımadığın kişilere kapıyı açma. Kim o diye sorduğunda 'ben' yanıtını alırsan açabilirsin sadece anlaşıldı mı?"

"Tamam hadi git artık." Şüpheyle onu süzdüm.

"Ben yokken uslu duracaksın değil mi?" Bana bakarak ofladı.

"Evet, evet. Uslu duracağım." Para dolu kutuya elimi daldırıp alabildiğim kadarını cebime attım. Son bir kez küçük çocuğa bakış atıp evden çıktım. Dış kapının anahtarı olsaydı arkamdan kilitlerdim de ancak yoktu. Ya da ben nerede olduğunu bilmiyordum. Evi kurcalarken yatak odasında para dolu kutu bulmasam param da olmayacaktı. Hiçbir şey bilmemek oldukça sinir bozucuydu.

Tatlı, yıkık dökük evimden çıkıp toprak yolda yürümeye başladım. Yaşadığım ev kasabadaki diğer evlere göre daha merkeze uzak, ormana yakın bir konumdaydı. Ancak merkeze uzak olması ıssız hissettirmiyordu çünkü tam da bir tepenin üstünde olduğundan, tepeden indiğin anda kasabanın içinde sayılırdın. Evin ön tarafı kasabaya bakarken arka tarafı da nefes kesecek kadar büyüleyici olan bir orman manzarasına bakıyordu.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now