Bütün iyi insanlar delidir

810 109 183
                                    

Neyse spoiler vereyim Kitapta tam olarak 4 kişi Mevlana'ya karşı geliyor

Bu bölümü 4 ay önce bimde indirimde 25 liraya satılan büyük boy pringles'a adıyorum. O an kendisi yerine fazladan 1 tane daha kahve içmeyi tercih ettiğim için ömrümün sonuna kadar acı çekeceğim. Beni lanetlemiş olmalı. O gün onu indirimde almamış olmak hâlâ içime oturuyor. Her markete girdiğimde pringles fiyat etiketi ile bakışıyorum. Her seferinde de farklı oluyor. 30 ile başlamıştı ve şimdi 70li bir şeylerde ama ben 50den sonra kafamı çevirip gururumla uzaklaşmaya başladım o yüzden pek de emin değilim. O gün... O gün O pringles ı yiyecektim... Yaşıtlarım 2 ayda eski sevgilisini unutup yenisini yapıyor ben hâlâ o pringles cipsini unutamadım. Bir zaman makinem olsa o ana geri dönüp o cipsi alırdım. Zaten dolar aldım bu sefer de düşecek diyorlar şansım düşünülürse aylardır değer kaybeden türk lirası ben dolar aldıktan sonra doların 4 tl olmasına bile neden olabilir. Normalde olsa hadi ordan derim ama ben dolar aldım ya kesin bir mucize gerçekleşir dolar düşmezse de uzaylılar falan istile eder dünyayı direkt tüm para birimleri geçersizleşir. Ha bak o zaman dolar tl denkleşir. Aslında söz konusu bensem cidden şaşırmıyorum. Belki de tüm ülkenin kaderi bana bağlıdır. Şanssızlığımı hafife almayın öyle ki dolar alarak doların düşmesini bile sağlayabilirim bakın dolardan bahsediyorum şaka deği

Ne olursunuz satır arası yorum yapın yaaaa

Sahneyi okuduğunuz anda gerçekleşen tepkilerinizi merak ediyorum. Bunun için zaten kitap büyük paragraflara sahip değil. Lütfen bölüm boyunca da yorum yapın, bana şevk getiriyor bu yorumlar.

( 。ớ ₃ờ)ھ







◇♧♧♧◇◇♧♧♧◇◇♧♧♧◇◇♧♧♧◇◇

"Bayan Revianca'yı burada görmek ne kadar hoş bir sürpriz böyle." Aniden arkamdan gelen sesle bir süredir dalgınca izlediğim çiçeklerden gözlerimi ayırıp kafamı sesin sahibi görmek için arkama çevirdim. Bu kadar yakında olmasını beklemediğim için kafamı kaldırana kadar tek gördüğüm şey pantolunu olmuştu. Kafamı yavaşça kaldırmamla tanıdık sesin sahibi buldum. Üzerine tam oturan siyah takımı ile yakışıklı beyefendi karşımdaydı. Teknik olarak arkamda. Conald mı coward mı? Adının Co'lu bir şey olduğuna emindim.

"Sizi de öyle." Dedim gözlerimi kısarak yukarı bakmaya çalışırken. Boynum kırılmazsa ya da tesadüfen güneşten kör kalmazsam başarılı bir hareketti.

"Saraya alışabildiniz umarım." Sadece iki gün oldu?

"Oldukça. Misafirperverliğiniz için müteşekkirim." Tam olarak nasıl bir statüsü olduğunu bilmiyordum ama iyi giyindiğine göre önemli bir yerlerde olmalıydı. Nazik davranmakta fayda vardı.

Dudakları yukarı kıvrıldı.

"İhtiyacınız olduğu her zaman çekinmeden bana gelebilirsiniz." İyi de kardeş sen kimsin? Conwall?

"Teşekkürler. Bunu aklımda bulunduracağım."

"Size güney bahçesini gezdirmemi ister misiniz? Bahse varım orayı daha görmemişsinizdir."

"Mutlu olurum." Cevabımla vakit kaybetmeden ayağa kalkmam için elini bana uzattı. Hâlâ çömelmiş vaziyette olduğumu o zaman fark ettim. Acaba çömelmek saygısızca mıydı?

Gülümseyerek elini tuttum ve onun da yardım etmesiyle ayağa kalktım. Buna gerçekten ihtiyacım olduğundan değil ama sanırım centilmenlik yapmayı seviyordu. Hayatımda gördüğüm en büyük centilmenlik dolmuşta bana yerini veren orta yaşlı adamdan gelmişti o yüzden ben ne bilirdim ki? Ah, lisede kapıyı benim için tutan çocuk da vardı ama onun yüzünden garip bir şekilde yarı koşarak yarı yürüyerek kapıya yetişmeye çalışmıştım bu yüzden onu saymayacağım. Dünyanın en tuhaf durumlarından biri, biri sizin için kapıyı tuttuğunda kapıya yaptığınız koşma ile yürüme arasındaki ikilem değildir de nedir ki? Hele bir de kapıya yeterince tuhaf hissedecek kadar uzaksanız...

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora