Aç kurtlar sofrasına bırakılan kuzu şiş

1K 157 97
                                    

Lütfen daha fazla yorum yapın. Sevdiyseniz bölümü beğenin. Sizden bir geri dönüş alamazsam kendimi geliştiremem, ne düşündüğünüzü bilemem ve hevesimi de sürdüremem.

##

Boynuma bıçak dayayanı da sayarsak çevremizi 6 maskeli haydut sarmış gibi görünüyordu. Sadece 2 metre uzağımda olan Linda hanımın çevresini kuzu bulan kurtlar gibi sarmışlardı üstelik. Nereden geldiğini anlamadığım arkamda durup boğazıma bıçak dayayan haydutun arkamdaki varlığı ise neredeyse benim de hilâl taktiği ile sarılmayı dilememe neden oluyordu. Yahu sen benim arkama ne zaman geçtin ya? Üstelik bekar bir kadınla tanışmanın en kaba yolu bu olmalıydı. Merhaba, nasılsına ne olmuştu? Ne zaman nezaket kurallarını bırakıp adice insanlara arkasından yaklaşmaya başlamıştık? Arkamdaki haydut! Evet sen, seni kınıyorum! Lütfen gidip şansınızı tekrar denemeyiniz.

Arkamdaki haydutun sıcak nefesini ensemde hissediyordum. Şu an ciddi ciddi boğazıma bıçak dayayan biri var yani öyle mi? Kabullenmekte sorun yaşadığımdan korkmaya başlayamamıştım bile.

"Çantaları bana ver." Bunu diyen karşımdaki hayduttu. O kadar büyük bir haydut bolluğundaydık ki hepsine konuşma sırası gelmiyor gibi duruyordu. Belki de birazdan parmak kaldırarak sırayla konuşmalarını isterdim. Bir karşımdaki hayduta bir de omzumdaki pembe çantaya baktım.

"Emin misin? Pembe senin rengin değil gibi. Üstelik o ayakkabı ile bu çanta mı yani? Ciddi olamazsın." Yavaş yavaş olayın ciddiyetini fark etmiş olmalıyım ki sesli bir şekilde saçmalamaya başlamıştım. Çünkü ben en çok ciddi ortamlarda saçmalardım.

Linda Hanım dahil ortamdaki herkes 'Bunu gerçekten söyledi mi?' gibi bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu.

"Sana şaka yapıyoruz gibi mi duruyor? Yoksa intihara meyilli misin?" Güzel soruydu. İkincisi yarı yarıya doğru bir varsayımdı üstelik.

"Neden sinirlendin ya? Pembenin kombinine uymayacağını duyduğun için olabilir mi? Tamam pembe senin rengin değil ama eminim yeşil açar seni üzülme sakın." Önümdeki haydut alayla yüzüme baktı.

"Zaman kazanmaya çalışıyor gibisin. Kazanacağın tek şey ölümünü 5 dakika geciktirmek olacak bu gidişle. Hâlâ nazikken dediğimi yapsan iyi olur. Seni bir kere daha uyarmayacağım." Beni zaten hiç uyardığını hatırlamıyordum. Bahsettiği uyarma boğazıma bıçak dayamaları değilse tabii.

"Ama Josef-" Durdum. Karşımda gaspçılar vardı üstelik planlarında beni öldürmek de olabilirdi. Bu insanların hasta Josef hikayemden etkileneceğini sanmıyordum. Gözlerim çevresi haydutlara sarılmış olan Linda Hanım'a değdi. Bana apaçık bir korkuyla bakıyordu. Hatta korkudan dizleri de titriyordu. Eğer şu an telepati ile ne düşündüğünü anlayabiliyor olsaydım muhtemelen kafamda duyacağım şey 'Sen aptal mısın? Parayı ver de canımızı bağışlasınlar!' olurdu. Belki de gerçekten telepattım çünkü duyduğumu hissediyordum.

Yine de çok üzerime geliyorlardı. Daha geçen hafta kirli bir sokakta üç gorille tehdit dolu dakikalar geçirmiştim. Kendimi king kongla iletişime geçmeye çalışan sarışın aptal gibi hissetmiştim. Şimdiyse kurtlar sofrasına atılan kuzu şiş gibi hissediyordum. Nuhun gemisinde olsam hayvanlarla bu kadar münasebetim olmazdı.

Sanırım her hafta birileri tarafından tehdit edilemeden gündelik yaşamım devam edemiyordu.

"Lütfen bize zarar vermeyin." Linda Hanım benim aksime şu an tehdit edilen birinin söyleyebileceği şeyleri söylüyordu. En azından birimizin senaryoya uyması iç rahatlatıcıydı.

"Bunu arkadaşına söylemelisin. Yaşayıp yaşamayacağınız elinizdeki her şeyi vermenize bağlı." Haydutlardan biri Linda Hanım'a yönelik bana bakarak cevap verdiğinde Linda Hanım'ın bakışları da bana döndü. Arkadaş mı? Linda Hanım 30larında gösteren 40lık bir kadındı bense 20lerinde gösteren ve olgunluk olarak da 17 hissettiren bir kadındım. Bizim arkadaş olmamız imkansızdı.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin