20.BÖLÜM - SEKRETER

90 8 0
                                    

Kar taneleri şehrin üstüne ince ince gelinliğini örüyordu. Balkonlarına, pencerelerine çıkan ev hanımları; vitrinlerin arkasından kapı ağızlarından bakan esnaf; yolda yürüyen ve arada kafasını kaldırıp gökyüzüne bakan yayalar yağan karın güzelliğini seyrediyorlar, Öğretmen ve öğrencilerin yüreklerini kar tatili umutları dolduruyordu.

Kalorifer ibresini yükselten Profesör, ön cama düşen iri kar tanelerine bakıyordu:

"Maşallah bu sene kar iyi yağıyor." Dedi. Siyah renkli ekip otosunun direksiyonunda oturan Ayla Komiser:

"Durun daha Amirim. Bu daha karın fragmanı. İzlanda'dan gelen hava dalgası ile çok fazla kar yağacak diyorlar."

"Yağsın kızım yağsın. Birkaç gün insanları sıkıntıya soksada kar temizlik, bereket demektir."

"Haklısınız Amirim."

SadullahEren kavşağında tampon tampona bindiren iki aracın yanından geçerlerken Ayla Komiser siyah renkli ekip otosunu yavaşlattı. Şişman kel bir adam ile siyah takım elbiseli diğer bir adam birbirlerine bağırıyorlardı:

"Kardeşim öyle bam diye yolun ortasında durulur mu!"

"Asıl senin aradaki takip mesafesini ayarlaman gerekirdi! Öyle götüme girersen tabi çarparsın!

"Yol kaygan be! Frene bastım ama araç kaydı anlamıyor musun!"

"Benim araçta pek birşey yok. Ben gidiyorum."

"Nah! Gidersin. Senin Tampon demirden ama bizimkisi değil. Sıçtın tamponun içine, kasko olmadan ben nasıl altından kalkarım!"

Ayla Komiser:

"Amirim durayım mı?"

"Durmana gerek yok Ayla Kızım. Biraz bağırırlar sonra giderler. Baksan kılıkları kıyafetleri düzgün insanlar. Üstelik bağırmaktan başka da birşey yapmıyorlar. Boş yere vakit kaybetmeyelim."

Kaza yapan araçları geride bıraktılar ve siyah renkli ekip otosunun hızını artıran Ayla Komiser Ziya BATIRMAZ alt geçidinden geçti. Fehmi ÜROL caddesine saparken kar yağışı da şiddetini artırdı. Profesör:

"Bu sekreter Eylül ile irtibata geçtiniz değil mi?"

"Evet Amirim. Aslında görüşmeye geleceğimizi bildirmek için aradık ama kadın büronun yarın kapatılacağını, almak istediğimiz birşey olup olmadığını sorunca hasta kayıtlarını da istedik. Kadında bize faks ile gönderdi." Profesör kafasını yukarı aşağı salladı. Ayla Komiser:

"Amirim bu sekreter Eylül görüşmesinden pek birşey çıkmayacağı belli. Keşke siz hiç zahmet etmeseydiniz." Gülümseyen Profesör:

"Haklı olabilirsin Ayla Kızım ama ön yargısız olmak bizim mesleğimizde en önemli kurallardan biridir. Ufak yrıntılara bundan birşey çıkmaz demeden aynı titizlikle üzerine gitmek gerekir. Neyin seni çözüme ulaştıracağını asla bilemezsin."

"Doğru söylüyorsunuz Amirim."

Bir kazanın daha yanından geçerlerken sessizleştiler. İki yolu ayıran çimenlik alanın üstünde kırmızı renkli bir araç ters dönmüştü. Mavi tepe lambası yanmaya devam eden Ambulansın açık arka kapılarını, sarı mavi üniformalı genç bir hemşire kapatıyordu; Üsküdar Un Fabrikası Muhasebe Müdür Hayrullah Bey omurilik zedelenmesi ile bir hafta tedavi göreceği Devlet Hastanesine doğru çalan siren sesleri eşliğinde götürülüyordu. Profesör:

"Ayla kızım sende hızını biraz azalt. Yollar kaygan olmalı."

"Hemen amirim."

Profesör yanında oturmuş aracı kullanan melek gibi iyi, çoğu insanı kıskandıracak kadar güzel kıza baktı. Ayla Komiserin gri okul etekli halini bilirdi. Zavallı kızın şimdi kimi kimsesi kalmamıştı. Evladı gibi gördüğü ve sevdiği bu kızın hali onu çok üzerdi. Deli dolu bir kızdı ve Tahsin'in söylediği gibi biraz erkek gibi çalımlıydı ama daha hayat denilen kötülükler, iki yüzlülükler, ihanetler, hainlikler, fesatlıklar, yalanlar ile dolu dünyayı tanımadan babasız kalan bir genç kız için erkekleşmek belki de en iyi ve doğru çözüm yoluydu.

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now