45.BÖLÜM - FEYZULLAH SOKAK

88 7 0
                                    

Gökyüzü kızıl bir beyazlıktan ibaretti. Ne gecenin hükümdarı olan ay ne de halkı yıldızlar ortalıktaydı. Kızıl alevler ile yanan gökyüzünden savrulan küller sokakları, caddeleri, araçları, çatıları hep beyaza boyamıştı. Bu sokaklardan biri olan Feyzullah sokakta ağzından çıkan beyaz buharlar ile yürüyen siyah paltolu, kahverengi kadife pantolonu giyinmiş adam bir örtü gibi dümdüz sokağa serilmiş kar üzerinde ayak izlerini bırakıyordu.

Çetin apartmanının demir kapısı önünde uzanan çoban kırması sarı tüylü köpek, her sabah vakti okuduğu üniversiteye gitmek üzere evinden çıkan İdil tarafından beslenirdi. Genlerinde yüzyıllar önce köpekler ile insanlar arasında yapılan besleme ve korumaya dayalı anlaşmanın kodlarını taşıyan sarı tüylü köpek bu yemeğe karşılık olarak İdil'in oturduğu Çetin apartmanını korumayı kendine görev edinmişti.

Siyah paltolu, kahverengi kadife pantolonu giyinmiş adam Çetin apartmanına yaklaşırken çoban kırması köpek kafasını kaldırdı ve havayı koklamaya başladı. Yanılmış olamazdı bu koku tehlikenin kokusuydu. Uzun yıllardır insanlar arasında yaşadığı için yaydıkları kokuları ustalıkla ayırt edebiliyordu. Tehlikeyi Çetin apartmanından uzak tutabilmek için ayağa fırladı ve havlamaya başladı. Yanakları gözlerine doğru çekildiği için ortaya çıkan iri ve sivri dişleri ile oldukça tehditkar bir görüntüsü vardı.

Köpeğin havlamaları siyah paltolu adamı durdurdu. Çetin apartmanı bodrum katında oturan Hakan beyde tam oturduğu odanın penceresi önünde havlayan bu köpekten rahatsız olmuştu. Zaten bugün, 140 kilo olması nedeniyle müşterilere hoş gözükmediği için işinden kovulmuştu ve çatacak yer arıyordu. Göbeğinde sallanan yağları ile eline paspas sapını aldı ve o ite gününü göstermeye kararlı bir halde dairesinden çıktı.

Siyah paltolu adam sol kolu ileride köpeğin üstüne atıldı. Köpek dişlerini adamın sol geçirdi. Yüzü ekşiyen siyah paltolu adam sağ kolunu havaya kaldırdı. Sokak lambalarının sarı ışığı adamın elindeki ekmek bıçağının keskin kısmında bir an parladıktan sonra çoban kırması köpeğin ense köküne saplandı. Acı bir çığlık atan köpeğin kısa sarı kıllarına kendi kırmızı kanı fışkırırken kaçmaya fırsat bulamadan ekmek bıçağı peş peşe sarı kürkünü delmeye başladı.

Hakan Bey çıplak ayaklarına giydiği üstü açık terliği, birkaç beden küçük pijamasından sarkan yağlı göbeği ve görünen kıçının çatalı ile Çetin Apartmanından çıktığında çoban kırması köpek sol yani üstüne devrilmiş, kanlı karların içinde inleyerek hızlı soluklar alıyordu.

Hakan Beyin korkudan rengi attı. Siyah paltolu adamı gördü. Adamın elinde tuttuğu emek bıçağından, beyaz karların üzerine kan damlıyordu.

Hemen arkasına döndü. Pijama altı belinden biraz daha kayınca kıçının çatalı biraz daha ortaya çıktı. Terlikleri içindeki çıplak ayakları karların içine gömülürken Çetin apartmanının paslı kapı kolunu tuttu. Kapıyı çekip açacağı anda ağzını kapatan soğuk eli ve kalbine giren bıçağın keskin acısını hissetti. Gözleri kocaman açılmıştı. Öleceğine inanamıyordu. Ölmek istemiyordu ama kalbime saplanan bıçak sanki tüm vücudunu felç etmiş gibi hiç birşey yapmadan öylece duruyordu.

Kalbinden çıkan bıçak iki kez daha kalbine girdi ve Hakan Bey oracıkta, 32 yaşında hayata gözlerini yumdu. Cesedi yumuşak karın üstüne bırakan siyah paltolu adam, elinde sıkıca tuttuğu kan damlayan ekmek bıçağı ile karlı sokakta ayak izleri bırakarak yürümeye devam etti.

Üşendiği için yıkamadığı saçlarındaki jöle, salonun beyaz ışığı altında parıldıyordu. Üç senedir yıkamadığı için sigara dumanları ve sokağın kirli havası ile iyice sararmış perdelerin pencereleri örttüğü, rengi solmuş lekeli halının serili olduğu, çay kola izlerinin bulunduğu kahverengi sehpa ve koltuk takımı ile bir bekar evinin, kendi evinin salonunda oturmuş 102 ekran televizyonda erotik film izliyordu.

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu