56.BÖLÜM - İTİRAF

100 7 0
                                    

Annesi Fatma ile onun karnına kulağını dayamış babası Rüstem'i mutlu halleri ile sobanın sıcacık ettiği odada bırakan Zehra eski ahşap konağın holüne çıkmıştı. Soğuk havanın bedenine dokunması ile titredi. Evin dış kapısına doğru yürürken çiviye takılan çorabı söküldü ve derisi yüzülen ayağı acıdı.

Can acısı ile inleyen küçük Zehra, yerde serili halının üstüne oturdu ve eline aldığı ayağını bakınca altındaki kanı gördü ve öfkelendi. Hep o annesinin karnındaki küçük kardeşi yüzünden olmuştu. Babası sırf annesi kayıp düşmesin o küçük kardeşine zarar gelmesin diye çiçekli halıyı zemine çivilemişti.

Ayağa kalktı ve kapının hemen yanındaki demir parmaklı pencerenin perdesini araladı. Sokak beyaz bir kar örtüsü ile kaplanmıştı ve sanki dünya alev almış gibi kızıl bir aydınlık vardı.

Pencereden çekildi ve dış kapıyı hafif aralık bıraktıktan sonra holün duvarında asılı aynanın karşısına geçti. Ayna da kibirli iri mavi gözleri gördü ve gülümsedi.

Küçük kardeşimizin, anne ve babamızın ruhlarını kurtarmalıyım. Küçük Zehra kendinden emin adımları ile mutfağa geçti. Karanlık mutfağı ocağın mavi alevleri aydınlatıyordu. Dolap kapağını açtı ve eski tencerenin içinden fare zehrini aldı. Mavi alevlerin üzerinde fokurdayan çaydanlığın üst kapağını açtı ve zehri içine bıraktı.

21 dakika sonra uykusu geldiğini söyleyen küçük Zehra odasına gidecekti. Hiç bir şeyin farkında olmayan Fatma ve Rüstem çifti odadaki tek kanepeye oturacaklar ve televizyon karşısında çaylarını içeceklerdi. Aralarında bir ara şöyle bir konuşma geçecekti.

Fatma çay sanki acı olmuş gibi demi fazla mı attın?

Her zamanki gibi iki kaşık attım Rüstem. Şu geçen ucuz diye denemeye aldığımız çaydan demlemiştim. Kalitesizmiş herhal.

Bu konuşmanın üzerinde 54 dakika geçtikten sonra geçenlerde Fatma'nın dolma getirdiği tabağı mantı ile doldurup iade etmeye gelen Hacer Hanım kapılarını tıklatmak istediğinde kapı aralanacaktı. Komşu hu kapın açık kalmış. Cevap alamayınca hole oradanda sobanın ısıttığı oturma odasına girecekti. Polise verdiği ifadesinde burnuna gelen ağır kusmak kokusu yüzünden ilk o odaya girdiğini söyleyecekti. Fatma ve Rüstem çiftini bir kusmuk gölü içinde bulacaktı.

Ertesi akşam ana haber bültenlerinde 'Cinnet geçiren eş fare zehri ile bir aileyi yok etti. Küçük kızı uykusu kurtardı.' Denilecekti.

***

Zehra susunca Profesör:

"Kapıyı aralık bıraktığına göre komşu Hacer Hanımın akşam size geleceğini biliyor olmalısın?"

"Doğru. Hacer Hanımın küçük oğlu Vedat akşama annem size mantı getirecek demişti."

"Zeki bir kızsın."

"Teşekkürler Profesör."

***

Dışarıda güneşli bir gün vardı. Vefa Sezer Yetimhanesinin öğrencileri uzun ve soğuk geçen kışın ardından baharın habercisi bu sıcak günde bahçeye akın etmişlerdi. Yalnızca iri mavi gözlere sahip, yetimhanenin en yenisi olan bir kız çocuğu boş koridorlarda bir şarkı mırıldanarak yürüyordu.

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now