37.BÖLÜM - ISRAR

93 6 0
                                    

Sessizlik bir duman gibi etrafını sarmıştı. Zaman en büyük düşmanıydı. Sabır, bir vebalı gibi kendisinden kaçmaktaydı. Adeta sabra karşı alerjisi vardı. Sol ayağının üstünde duran sağ ayak, kalp atışlarını taklit edercesine zıplıyordu. Tavanda, köşeye ağlarını dokuyan bir örümcek, adeta kendisine sabır öğretmeni kesilmişti. Modacıları kıskandıracak maharetle ördüğü zarif ağında, dakikalardır taş kesilmişçesine kımıldamadan duruyordu ama Zehra avını beklerken örümcek gibi sabrı dost edinemiyordu.

Zehra'nın sabrı yoktu ama kararı çoktu. Bu defa avını elinden kaçırmayacaktı. Tahsin Komiseri bugün kesin ikna edecekti. Dilencilerin inatçı yakarışlarını kuşanacaktı. Keneler gibi sökülüp atılmadıkça bırakmayacaktı.

Sağ üst köşesindeki tabela da Cinayet Büro Amir Yardımcısı yazan kahverengi kapının 20 adım gerisinde, soğuk bir bankın üstünde oturuyordu. Burası Oktay'ın dosyası ile ilgilenen Tahsin Komiserin odasıydı. Şimdi olduğu gibi 1 saat öncesinde de kapı kilitliydi ama bugün vazgeçmeyecekti. Gerekirse ertesi gün sabah olana kadar bu kapının önünde bekleyecekti. Tahsin Komiser ile bugün mutlaka görüşecek ve onu Oktay'ın intihar etmediğine ikna edecekti.

"Kızım duymuyon mu beni?"

Bu yaşlı ses, bu kelimeleri ile Zehra'nın uzayın derin boşluklarına sürüklenen aklını başına getirmişti. Yükseklerden düşen cisimlerin sekmesi gibi Zehra da dengesini kaybetmişti. Geriye kaçarken az kala oturduğu bankın kenarında düşecekti. Doğrulan Zehra, elini göğsünün üzerine koydu. Sağ yanına baktı. Ak saçlı ihtiyar bir kadın oturuyordu. Düşüncelerine kendisini kaptırdığı için yaşlı kadının banka oturduğunu fark edememişti. İhtiyar kadın:

"Aman aman yavrum, Allah korudu kızım. Şu kadarcık yerden düşsem ne olur dersin ama sonra gözünü kabrin karanlığında açarsın. Ya."

"Bana mı söylediniz teyzecim?"

"Sana tabi ya, baksana burada ikimizden başkası var mı? Ne zamandır sesleniyom, cevap vermiyon. Benden fazla mı kocadın yoksa. " Yaşlı kadın gülümsedi. Zehra:

"Kusuruma bakmayın teyzecim. Dert insanda akıl bırakmıyor ki." Ellerini birbirine vuran, dudaklarını büzen yaşlı kadın:

"Vah, vah, vah pekte gençsin. Çokta güzelmişsin. Burada olduğuna ve bu kadar dalgın olduğuna göre sende çok sevdiğin birini kaybetmiş olmalısın. Sende o adi herifi arıyor olmalısın?" Kaşları çatılan Zehra:

"Şey, Komiser Tahsin aslında iyi bir insandır." Ellerini durmasını istercesine havaya kaldıran yaşlı kadın:

"Deli kız ben ona demiyom. Seni sevdiğinden ayıran katile deyom." Zehra'nın vücuduna bir heyecan dalgası yayıldı. Bir yay gibi gerilen vücudu, yaşlı kadına döndü. Ellerinden kavradı:

"Ah teyzecim, Oktay'ın kendini öldürmediğini sizde biliyorsunuz değil mi? Onu nereden tanıyordunuz? Kocamın cinayete kurban gittiğini söyleyip duruyordum ama Tahsin Komiser bana inanmıyordu." Yaşlı kadının gözleri önce şaşkınlıktan büyüdüler. Sonra o gözlere üzüntü, keder yerleşti. Hafif yana yatan yüzüne şefkat maskesi yerleşmişti. Zehra'nın sıkılı elleri arasından kurtulan kuru ellerinden bir tanesi uzandı ve Zehra'nın kumral saçlarını okşamaya başladı:

"Güzel kızım sakin ol. Ne kocanı ne de seni tanıyom. Hani burası cinayet bilmem neresi oluyomuş. O yüzden söylediydim. Benimde aslan gibi oğlumu öldürdüler. 20 sene oldu ama o alçak herifi sonunda buldular. 20 senedir bulamadıkları cani bir ayda buluverdi Profesör. Profesörden Allah razı olsun. Oğlumun katillerini o buldu." Zehra yaşlı kadının buruşuk ellerini sıkıca tuttu:

"Teyzecim. Bu profesör dediğiniz suç uzmanı falan mı? Hangi üniversite de görevliymiş. Ne olur, Allah rızası için bana da söyleyin."

"Saçmala kız! Koskoca Emniyet Amiri o hem de cinayet bilmem nesinin amiridir. Bak."

İKİ BEDEN BİR KALP(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin